Ağrı dağı diye bilinen bu volkanik masif, Türkiye'de, Ermenistan ve İran sınırında yer almaktadır. Birbirinden 11 km uzaklıkta bulunan iki görkemli zirveden oluşmakta: Büyük ve Küçük Ağrı Dağı.

Bu dağın başka bir adı daha var - Orta Farsça’da ‘’En büyük’’ anlamına gelen Masis. Ermeniler onlara Büyük ve Küçük Ağrı diyorlar ve onlara ulusal bir sembol statüsü verecek ve resimlerini cumhuriyetin armasına yerleştirecek kadar kendilerinin olarak görüyorlar.

Ayrıca asıl vurgu, efsaneye göre Nuh'un Gemisi'nin bir zamanlar bu dağa indiğine yapılmaktadır. Ünlü İngiliz Ansiklopedisi Britannica'da neler yazıldığına dikkaty edelim: "Ararat, kendilerini Tufandan sonra ortaya çıkan ilk insan ırkı olarak gören Ermeniler için kutsaldır." “Sonra Nuh ve ailesi dağdan indiler ve Ağrı vadisinde yaşadılar, üzüm diktiler ve şarap yapımının temellerini attılar.” “Ararat, Ermeni halkının acısı ve gururudur. Efsanelere göre, Nuh büyük sel sırasında burada gemisini demirlemiş.“

Doğru Nuh'un gemisi tüm hayvanlarla birlikte buraya demir attı. Dünyada yeni bir yaşam burada başladı. Bu kadar. Çok değil, ama yeterli de değil, kabul edelim.

Ve bu, sözde "Ermeni Ağrısı"nın İncil'deki rolü hiçbir ciddi bilim adamı tarafından teyit edilmemiş olmasına rağmen yine de, ‘’Ararat’’ imajı, Ermenistan'daki tüm hediyelik eşyalarla tam anlamıyla eşleştirildi. Bu isim altında doğal maden suları, sosis ve peynir ürünleri, meyve suları, alkollü içki markalarından biri ve sigara satışı yapılmaktadır. ‘‘Ararat’’ adı Ermenistan’da bir eyalet, bir şehir, iki köy isminde, bir tren istasyonunda, bir Erivan futbol kulübünde, ülkedeki popüler bir FM radyoda, bir müzede ve dahası otel gibi diğer birçok nesnelerde tescillendirildiği gibi, aynı zamanda diğer ülkelerde de bu isimle çeşitli tesisatlar bulunmakta. Dağ banknotlarda tasvir edildi, şiirler ve şarkılar ona adanmışdı, resimler çizildi. "Ararat" ismi erkek çocuklara verilen isimler kategorisine bile girdi. En son örnek, Ermeni parlamentosunun eski başkanı ve şuan dışişleri bakanı olan Ararat Mirzoyan'dır.

Bilimle ilgisi olmayan herhangi bir kişiye sorun ve büyük olasılıkla "Ararat" kelimesini gerçekten de Ermenistan ile ilişkilendirecektir. Bu, eylemdeki propaganda gücünün açık bir örneğidir. Ancak uluslararası ölçekte tahrif edilmekten bahsediyoruz. Evet, sıradan insanlar var. Puşkin'in deyişiyle, yetkili dünya yayınlarının bile aldatılmaktan mutlu olduğunu üzülerek not ediyoruz. Örneğin, Büyük Rus Ansiklopedik Sözlüğü, İncil efsanesine göre, Nuh'un gemisinin Tufan sırasında Ağrı'da durduğunu söylüyor.

2011 yılında Estonyalı film yapımcısı Riho Vestrik'in Ararat'a Yolculuk adlı belgesel filminin galası gerçekleşti. Slovak Cumhuriyeti Ulusal Konseyi Üyesi Frantisek Miklosko bir keresinde Ağrı Dağı'nın Ermenilerin Hıristiyan mirası olduğunu söylemişti. Tanınmış bir Alman soykırım uzmanı olan Dr. Tessa Hofmann da benzer bir şekilde konuşmuştu. Şimdiye kadar sözde "Ermeni Araratı’’ hakkında makaleler ve hikayeler Le Figaro gazetesi, France 2 TV kanalı, Telegraf gazetesi, BBC tarafından yayınlandı.

Hatta önde gelen kilise liderleri bile Ağrı Dağı'nın sembolik olarak Ermenilere ait olduğundan ve Nuh'un Gemisi'nin bir zamanlar bu dağa indiğinden söz ettiler. 26 Eylül 2001'de Erivan'da bir vaaz sırasında Papa II. John Paul, "Efsaneye göre Nuh'un gemisinin durduğu Ağrı Dağı'ndan çok ta uzakta değiliz" dedi.

İşte Patrik Hazretleri Kirill'in Mart 2010'da Ermenistan'a yaptığı ziyarette yaptığı karşılama konuşmasında söylediği sözler: ‘’Ata Nuh.’’ Rus Ortodoks Kilisesi'nin başında bulunan kişinin ve Roma Papasının nasıl yanlış yönlendirildiğini bilmiyoruz, fakat Rus Şarkiyat araştırmalarının patriklerinden birinin aldatmayı başaramadığından eminiz.

Devlet İnziva Yeri Genel Müdürü Tarih Bilimleri Doktoru Mihail Borisoviç Piotrovsky şöyle diyor: “Antik çağda olan ve İncil'de bahsedilen Ağrı, şu anda var olan Ağrı değil. Kürdistan dağlarının biraz daha güneyindeki dağlardır. Orada eski adı Ararat olarak adlandırılan birkaç dağ var. Farklı merkezlerin kuzeydeki hareketleriyle bağlantılı olarak Masis Dağı'na Ağrı adı verildi. O halde Nuh’un gemisi başka bir dağda aranmalıdır. Bu nedenle, mevcut Ağrı Dağı'ndaki herhangi bir buluntu ancak gülümsemeye neden olabilir.”

İncil, Nuh'un gemisinin demir attığı yeri gösteriyor. Ağrı dağlarında durdu. Ve bu dağlar kuzeyden Mezopotamya ovasına ve güneyden Van Gölü'ne bitişikti. Asur'un kuzeyinde bulunan bu İncil dağlarının Ağrı Dağı ile hiçbir ilgisi yoktur, çünkü İncil'deki tufan ve Nuh'un gemisi efsanesinin yalnızca Mezopotamya bölgesini kapsadığı ve bunun ötesine geçmediği basit bir nedendir.

Dünya medeniyetinin en eski kaynaklarından birisi olan İncil, ünlü küresel tufan efsanesini anlatmış, Mezopotamya geleneğine ışık tutmuş, Mezopotamya'nın dışında küresel tufanla ilgili efsane ve hikayelerin yaratılamayacağını söyleyen Mezopotamya geleneğini aydınlatmıştır. Hem antik çağda hem de Orta Çağ'da, Nuh'un Gemisi'nin indiği dağ, günümüz Kafkasyası'nda değil, Türkiye ile Suriye arasındaki sınırın geçtiği arazilere denk gelmekteydi. Ve Yahudi tarihçi Joseph Flavius, Ermeni tarihinin babası Musa Horensi, Ermeni tarihçi Favstos Buzand bu gerçeği yazdı. Bunu Brockhaus İncil Ansiklopedisi'nde, elektronik Yahudi ansiklopedisinde de okumanız mümkündür.

Aynı zamanda kanıtlara, Rus tarihçi-etnograf, Kafkas bilgin ve Kafkas Arkeoloji Komisyonu başkanı Yevgeny Veidenbaum’un, Rus Kafkas bilgin Lev Berg’in, 19. yüzyılın en büyük Kafkas bilgini, Yahudi ve İncil çalışmaları profesörü Pyotr Uslar'ın eserlerinde de rastlayabilirsiniz. Tennessee'deki Vandelbilt Üniversitesi’nden Jack Sasson, İngiliz tarihçi James Bryce ve diğerleri konuyla alakalı görüşlerini dile getirmişlerdir. Ayrıca, Ermenistan Ağrısı olarak adlandırılan dağdaki buluntularla ilgili, iddiaya göre geminin ana hatları veya parçalarıyla ilgili tüm hikayelerin söylenti olduğunu açıklığa kavuşturmak gerekir. Ve bu konu M. Piotrovsky gibi ciddi bilim adamları için, elbette, kendisinin de belirttiği gibi, sadece bir gülümseme nedenidir.

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İdaresi sektör başkanı siyaset bilimci Fuad Ahundov konuyla ilgili şunları söylüyor “Ağrı Dağı'nda Nuh'un Gemisini aramanın elbette biraz saçma göründüğünü söyleyen Piotrovsky'nin sözlerine dikkat edeceğim. Merkezler kuzeye doğru kaymaya başlayınca ismin kuzeye kayması bu şekilde oldu dedi. Peki, o, ne demek istedi? Bunu bütün Ermeni tarihçileri bilir. 19. yüzyılın başlarında Ermeni nüfusunun bugünkü İran ve Türkiye'den Kafkasya'ya, Rusya'ya muazzam bir göçü oldu. Ve böylece Ermeni nüfusunun kuzeye geçişiyle birlikte dağlar, nehirler ve adlarıyla şehirlerin de onlarla birlikte gittiği de ortaya çıktı. Bu isimleri yapay olarak kuzeye çekiyorlar. Sahtecilik o kadar büyük bir boyuta ulaştı ki, pek çok kişi gerçekten de Mukaddes Kitapta bahsedilen yerin Ağrı Dağı olduğuna inanıyor. Ama tarihçiler her şeyi çok iyi biliyorlar ve Ermeni tarihçiler de biliyorlar ki bu aynı dağ değil, şehir isimleri (Armavir) gibi bu dağ ismi de bir hayli abartılmış.”

Peki Erivan yakınlarındaki İncil'deki Ağrı Dağı efsanesi nereden ortaya çıktı? Bu efsane, Ermeni etnosları için özel bir tarih yaratmayı gerçekten isteyenler için Mkhitaristler tarafından yaratıldı. Evet, öyle ki Ermeniler Hıristiyan dünyasında özel bir statüye sahiptiler. Ve elbette, tüm Hıristiyan dünyası, her şeyi unutarak, Hıristiyan Ermenistan'a, onunla özel bir ilişkisi olmayan İncil Ararat'ı nasıl vereceğine karar verir. Aynı zamanda, Fırat yakınlarındaki bu İncil’de ismi zikredilmekte olan dağların orijinal yerleşimini tarihsel bellekten silinmesi gerekiyrdu.

Bilim her şeyi biliyor. Sadece Ermenistan'ın kendisini değil, aynı zamanda tüm Antik Doğu tarihini etkileyen ve gerçekten küresel bir ölçeğe sahip olan büyük bir sahtekarlıktan bahsettiğimize dikkatinizi çekiyoruz. Ve bu sahtekarlık dünya tarih bilimi tarafından reddediliyor. Ermeni devletinin kendisi için herhangi bir sembol icat etme ve devlet armasınna yerleştirme, tarih yazımında, eğitimde, kültürde kullanma ve turizm sektöründe de kullanma hakkına itiraz etmiyoruz. Buna inanmak ya da inanmamak, bilimin aksine Ermenistan ile ilgilenen herkesin kişisel tercihidir, asıl mesele sağduyuya, argümanlara ve tabii ki gerçeklere dayanarak iddialarda bulunmaktır.