Geçtiğimiz günlerde Ermenistan'in mediahub.am sitesi ihtiyar bir ermeni kadınla röportaj yayınladı. Röportaj soru şuydu: Türklerle dost olmamız mümkün mü? Programa konuk olan kadın yanıt olaraksa Ermenilere karşı bunca soykırım gerçekleşmiş olan Türklerle dost olmanın mümkün olmadığını, düşmanın düşman olarak kalacağını belirtti. Kadın kayınbabasının on üç yaşındayken yaşadıklarını yıllar sonra bile acıyla hatırladığını sözlerine ekledikten sonra şunları söylüyor: "Kayın babam şöyle anlatırdı: Türkler geliyorlardı, her gece ermeni evlerinin kapılarına, duvarlarına haç işareti çiziyor, ertesi gün Ermeni ailelerinin oturduğu evleri daha kolay bulsunlar. Böyle gecelerin birinde yine gelmişler ve deyim yerindeyse kayın babamı halının içine haps etmişler. Uzun süre öyle kalınca daha sonra belinde ve omurgasinda ciddi sorunlar oluşmuş. Böyle bir sorun varken ortada nasıl biz Türklerle barışalım, tekrar eski haline dönsün herşey? Sizce bu mümkün mü?!"

Yaşlı kadın daha sonra kayınanasının annesinin kendilerine anlattıklarını izleyenlere aktardı. Yaşlı kadın her zaman olduğu gibi yine "acıklı ermeni annesinin objesini oluşturmak adına çaba sarf ediyor ve kayınanasının sekiz yaşlı çocuğunu bırakarak göç etmek zorunda kaldığını belirtiyor. Programın yayınlandığı sosyal medya hesaplarında da Ermeniler kadını savunuyor ve Türklerle barış ve huzur yaşamanın imkansız olduğunu küfür ve hakaretlerle savunuyorlar.( kaynak)

Faktyoxla Lab. (Teyit laboratuvarı) olarak bu tür programlarla, yazılarla, demeçlerle Ermenilerin Türkiye ile normalleşme sürecini baltaladığı fikrinin ne kadar doğru olup olmadığını araştırdık.

Sözde Ermeni soykırımının Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un da söylediği gibi gerçekle hiç bir bağı bulunmayan, sadece siyasi hesaplanan beslenen bir iftira (kaynak) olduğunu belirtmemize gerek yok diye düşünüyoruz. İlk olarak 2009'ta Türkiye ile Ermenistan arasında başlayan normalleşme sürecinin sırf Ermenilerin bu konu üzerinden özellikle de diasporanın etkisi ile tüm yakınlaşma sürecinin Anayasa Mahkemesine taşınması ve oranın da hükümeti zorlayıcı, hatta büyük ölçüde elini bağlayacak, protokollerin anayasaya aykırı olduğuna dair bir tavsiye kararı almasıyla sekteye uğradığını sadece biz söylemiyoruz, konuyla az öok ilişkisi bulunan tüm uzmanlar söylüyor. Ne zaman Türkiye ile bir yakınlaşma söz konusuysa hemen Diaspora Ermenistan’daki etkisini devreye sokuyor ve bu durum da haliyle Ermenistan hükümetini çok sıkıntılı bir pozisyona getiriyor.

Bu sürecin ikinci aşamasının Kasım 2020’de yaşanan, Azerbaycan’ın Ermeni işgali altındaki topraklarının büyük bir kısmının geri kazanması ile sona eren 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra daha faal bir hal alması Türkiye – Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi açısından da bölgeye umut veriyor, ama Ermeni siyasetbilimcileri olayı çarpıtarak sürekli “Türkiye’nin gerçek bir normalleşmeye hazır olmadığını,  Türkçe'de "ilişkilerin normalleşmesi" sürecinin, Ermeni siyasi faktörünün yok edilmesi anlamına geldiğini iddia ediyorlar.

Ayrıca, Ermeni tarafı, özellikle de muhalifler Türkiye’nin, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşme sürecini kendi ve Azerbaycan taleplerini karşılamak için kullanmaya devam ettiklerini de söylüyorlar.

Sürecin bütün aşamalarında, alınan kararlardan hemen sonra Ermenistan’da muhalefet ve diaspora destekli kişiler normalleşmeye karşı gelmişlerdir. Örneğin, 2022 yılında bir grup insan Erivan "Zvartnots" havaalanı yakınında bir protesto eylemi düzenlemiş, Erivan-İstanbul seferlerinin açılmasına karşı çıkmişlardı. “Kanımızı dökenlerin evine mi gidiyorsunuz? Kardeşlerimi öldürenlerin evine mi? Bizi katletmek istiyorlar ve sen Türk'ün evine mi gidiyorsun?" – diye bağıran göstericilerin kimliğini ve olayın siyasi motiflerini her ne kadar Ermeni medyası saklamak istese bile, bu kişilerin Türkiye ile normalleşme sürecine karşı çıkan "Taşnaksutyun" Ermeni faşist hareketinin radikal kanadına mensup oldukları çok açık ortdaydı. (kaynak)

Bunun dışında Ermeni muhaliflerden David Şahnazaryan mevcut durumda Türkiye ile diplomatik ilişkiler kurmanın ve sınırların açılmasının Ermenistan için büyük bir tehdit olduğunu dile getirirken, güvenlik uzmanı Hraçya Arzumanyan ise daha da ileri giderek ‘‘arabulucuların görüşlerini dinlememek ve düşmanınızın gözlerinin içine bakma fırsatınız varsa, o zaman bu adımı atmanız gerektiğini’’ vurguluyor

Aslında, bu da Ermenilerin Türkiyeyle normalleşme sürecine asla hazır olmadıklarını gösteriyor. Bu hususu Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan’ın danışmanlığını yapan Tarihçi Gerard Jirair Libaridian, Haziran 2021’de Antalya Diplomasi Forumu’nda (ADF) konuşmacı olduğu bir panelde ve sonrasında dile getirmiş, Ermenistan’ın iç siyasetindeki partilerin Ermenistan’ın bölgedeki varlığını tam olarak anlayamadıklarını, dolayısıyla durumu düzeltme çabalarına yeteri kadar katkı sağlayamadıklarına dikkat çekmişti. Normalleşme sürecine Türkiye’nin hazır olduğunu, ancak Ermenistan’ın önyargılı yaklaştığını söyleyen Libaridian, henüz müzakereler başlamadan sürece karşı propaganda faaliyetlerinin hız kesmeden devam ettiğini de sözlerine eklemişti.

Belirtmek gerekiyor ki, 1915 olaylarıyla ilgili herkese tarihten düşmanlık çıkartmak, ‘’biz Türklerle dost olamayız’’, ‘’Onlar bizi öldürdü; kesti‘’ demek yerine, en makul yol Türkiye'nin defalarca dile getirdiği Ortak Tarih Komisyonu önerisi ile bölgesel barış ve işbirliği girişimlerini geliştirmektir ki, Ermeniler sürekli bu konudan uzak duruyor, Erivan’ın merkezine ya nasist Garegin Ndje, ya da kendi tabirlerince ‘‘Nemesis Operasyonu kahramanları’’ için anıtlar dikiyorlar. Ve üstüne üstlük İran uzmanı Vardan Voskanyan ‘‘Türk rejimi, Nemesis anıtının sembolizminin gayet iyi farkındadır.’’ – diye demeç veriyor.( kaynak)

Sonuç olarak

-mediahub.am sitesinin hazırlamış olduğu röportaj normalleşme sürecini baltalamak amacıyla yapılmıştır;

-Ermenistan her ne kadar normalleşme sürecine hazır olduğunu söylese de, attığı adımlarla bu sürecin gelişmesi için çaba harcamadığını gösteriyor;

- bölgede var olmak isteyen Ermeniler yıllar önce birilerinin onlara anlattıklarını bir kenara bırakmalı, barış ve huzur içinde yaşamanın yollarını aramaya koyulmalılar