"Warner Brothers"`dekı kardeşlerin Çar Rusyası'ndan geldiğini biliyor muydunuz? Şimdi size bunun öyküsünü anlatacağım.
Soyadları Wonskolaser'dı. Yahudi bir kunduracının dört oğlu Yahudi katliamından ve yoksulluktan kurtulmak için mücadele veriyordu.
Ölmekte olan babaları son nefesinde onlardan bir şey istedi: "Asla birbirinize ihanet etmeyin."
Amerika'ya hiçbir şeyleri olmadan gelen kardeşler eski bir projektör almak için ailelerinin atını satmak zorunda kaldılar. İlk gösterilerinde salon bomboştu ve sadece bir kaç sandalyede oturan cenaze bürosunun borçluları onların filmini izlemekteydi. Aradan yıllar geçti, artık iflasın eşiğindelerdi. Günün birinde onları bir köpek kurtardı. Evet, evet, yanlış duymadınız: bir köpek... Rin Tin Tin isimli bir köpek! Onunla çekilen filmler çılgın paralar getirdi ve stüdyoyu borçlardan çıkardı. Ama hala ikinci sınıftılar. O zaman sesli sinema sektörüne girmek için her şeylerini ortaya koydular. "Caz Şarkıcısı" - bu onların zaferiydi. Sessiz sinemayı öldürdüler, Hollywood'un kralına dönüştüler. Ama bedeli korkunçtu.
Sese en çok inanan Sam Warner, galadan bir gün önce öldü - zaferlerini asla göremedi.
Sonra en küçük kardeş Jack yeminini bozdu: abilerini stüdyoyu satmaya ikna etti ve daha sonra gizlice bir paravan şirket aracılığıyla geri satın aldı. Harry ve Albert bunu asla affetmediler. Jack yalnız öldü.
Bize "Batman"i, "Harry Potter"ı ve "Matrix"i veren "Warner Brothers" ise aslında kendi sırları içinde bir Amerikan rüyasını değil, gerçek bir aile trajedisini gizlemekte.