Geçtiğimiz gün Agos gazetesinin genel yayın yönetmeni Yetvart Denzikyan yazdığı ‘’ Sınır açılacak mı?’’ köşe yazısında Türkiye Ermenistan arasında devam eden normalleşme sürecine değinerek son durumu değerlendirdi. Ermeni gazeteci köşe yazısında önemli, aynı zamanda tartışmaya açık noktalara parmak basarak bölgesel konjektür itibariyle Türkiye Ermenistan normalleşme sürecinin her iki ülke için de önemine dikkat çekti. Geçen hafta özel temsilcilerin Viyana’da yaptığı dördüncü toplantıdan ilk kez somut sonuçlar çıktığını söyleyen Denzikyan iki ülke arasındaki kara sınırının üçüncü ülke vatandaşlarına açılacağını ve Türkiye ile Ermenistan arasında doğrudan hava kargo ticaretinin de en kısa zamanda başlayacağını belirtti. Agos gazetesi genel  yayın yönetmeni yazısını şu şekilde sonlandırdı: ‘‘Paşinyan yönetimini zorlayacak talepleri ısrarla gündemde tutmak, sürece bu aşamada pek fayda getirmiyor. Muhalefetiyle, iktidarıyla Ermenistan’da asıl kaygı, savaştaki mağlubiyetin masada da devam etmesi. Bu kaygı var olduğu sürece, net bir ilerleme zor olacak gibi görünüyor.’’

Faktyoxla Lab. olarak Agos gazetesinin genel yayın yönetmeni Yetvart Denzikyan’ın yazdığı ‘’Sınır açılacak mı?’’ isimli köşe yazısında dile getirdiği tartışmaya açık hususları okurlarımız için derledik.

Yetvart Denzikyan iddia ediyor ki: ‘‘Ermenistan ayrıca, bu konunun (Zengezur koridoru meselesinin) 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’nın bitiren ve Rusya’nın öncülüğünde imzalanan anlaşmada yer almadığını da söylüyor. Durum böyle olunca, Ermenistan’ın normalleşme sürecinde temkinli olması normal. Üstelik, ülkedeki muhalefet her gün yaptığı gösterilerle Paşinyan hükümetini zorlarken...’’

Bu iddaları sadece Yetvart Denzikyan dile getirmiyor maalesef. Örneğin, daha bir hafta önce, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, "El Cezire" kanalına verdiği röportajda, 10 Kasım tarihli üçlü açıklamada (Denzikyan buna neden anlaşma diyor, onu da anlamış değiliz…) Zengezur koridorundan bahsedilmediğini, sadece Laçın koridorundan bahsedildiğini iddia etmişti.  Ancak bahsi geçen açıklamanın 9. paragrafında şöyle diyordu: "Bölgedeki tüm ekonomik ve ulaşım bağlantıları restore edilecektir. Ermenistan Cumhuriyeti, vatandaşların, araçların ve yüklerin her iki yönde engelsiz hareketini organize etmek için Azerbaycan Cumhuriyeti'nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini garanti ediyor. Rusya Federal Güvenlik Servisi'nin sınır birlikleri, ulaşım bağlantısı üzerinde kontrolü sağlayacaktır. Tarafların anlaşmasına göre, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan'ın batı bölgelerini birbirine bağlayan yeni ulaşım iletişimlerinin inşası sağlanacaktır."  

Bu yeni ulaşım ağları arasında Zengezur Koridoru da bulunmaktadır ve Ermenistan, resmi taahhüdüne uygun olarak söz konusu koridorun açılmasını sağlamak zorundadır. Evet, daha önce de Ermeni uzmanların, Zengezur koridorunun açılmasının "Ermenistan'ın toprak bütünlüğünün doğrudan ihlali" olacağından korktuklarını medyadan okumuştuk. Koridorun açılması, onlara göre, Ermenistan'a toprak kaybı ve gelecekte Ermenistann üzerinde Türkiye merkezli tam kontrol dışında hiçbir şey vermeyecektir. Erivan'a göre, eğer uygulanırsa, koridor diğer ülkeler tarafından kontrol edileceğinden, proje Ermenistan'ın İranlılarla doğrudan ticaret yapmasına izin vermeyecek. Onlara göre, asıl sorun bu.

Zengezur Koridoru meselesi Ermenistan’ın bir tür kırmızıçizgisi. Türkiye ve Azerbaycan, Nahcivan ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayacak, İrevan yönetiminin söz sahibi olmadığı, Ermenistan topraklarından geçecek bir koridor konusunu ısrarla gündemde tutuyor. Ermenistan ise kendi topraklarından geçecek bir koridorun üzerinde kontrol hakkı olması gerektiğini söylüyor ve Ankara ile Bakü’nün gündeme getirdiği formattaki bir koridora net ifadelerle karşı çıkıyor.

Agos gazetesi genel yayın yönetmeninin bu iddiasını dikkate alacak olursak, genelde Ermeni tarafının, Zengezur koridorunun Ermenistan için jeopolitik risklerinin ekonomik avantajlarından kat kat daha fazla olduğuna inandığını ve bu nedenle Ermeni hükümetinin açılmasını geciktirmesi ve engellenmesi gerektiğini düşündüklerini söyleyebiliriz. Onlar Zengezur Koridoru’nun açılmasını ancak Ermenistan'ın işine yarayacak başka yollar açılırsa ve bu yolların güvenliği sağlanırsa kabul etmek istiyorlar. Ancak, deklarasyon zaten imzalandığını ve Rusya’nın da taraflardan biri olarak hareket ettiğini dikkate alacak olursak, Ermenistan’ın, beyanı uygulamakla yükümlüdür. Ermenistan koridoru açma şartını yerine getirmezse, tabii ki, Azerbaycan askeri operasyonlarını sürdürme hakkına sahip olacaktır. Bir sonraki askeri çatışma, mağlup ülke olarak Ermenistan'a daha pahalıya mal olabilir. Ayrıca bu koridor açılmazsa Azerbaycan başka yolların açılmasına izin vermeyecek, bu da Ermenistan'ın ekonomik ablukasının devam edeceği anlamına geliyor. Bu da ekonomik açıdan Ermenistan için hiç karlı değil. Öte yandan Ermenistan'ın bu girişimi, yine bölge ülkelerinin çoğunluğunun çıkarlarına hizmet etmeyen bölgedeki işbirliğine karşı olan bir adım olacaktır. Dolayısıyla uzmanlara göre, sadece hukuksal açıdan değil, jeopolitik baskılar açısından da Ermenistan'ın koridoru açmaktan başka seçeneği yoktur.

 Koridor açılır ve başarılı bir şekilde çalışırsa, Ermenistan'ın kendisi için de faydalı olacak diğer yolların açılması süreci başlayacak. Dolayısıyla Ermenistan'ın bu koridoru açmaktan başka seçeneği yoktur ve koridorun hayata geçirilmesi, uzun vadeli bir perspektifte Ermenistan dahil tüm bölge ülkelerine ekonomik getiriler sağlayacaktır. (Kaynak)

Zengezur koridoruyla ilgili net tavrını ortaya koyan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "Küresel Dünya Düzenine Tehdit" konulu 9. Küresel Bakü Forumu'nun açılış töreninde yaptığı konuşmada bölgesel çıkarlar açısından konuyu sonuna kadar takiğ edeceklerini söyledi: ‘‘…Söz konusu açıklamaya göre Azerbaycan, Ermenistan'dan Ermeni nüfusun yaşadığı Azerbaycan'ın Karabağ bölgesine engelsiz hareket etmeyi taahhüt etti. Ermenistan bu engelsiz bağlantı için bir buçuk yıldır Laçin yolunu kullanıyor. Ancak Azerbaycanlılar, bizi Nahçıvan'a bağlayacak olan Ermenistan yolu olan Zengezur koridorunu kullanamazlar. Bu adil değil ve bunu kabul etmeyeceğiz."

Rus siyasetbilimci, Siyasi Araştırmalar Merkezi direktörü Sergei Markov Zengezur koridorunun açılmasının Türkiye ve Rusya'nın Azerbaycan ve Zengezur koridoru üzerinden birbirine bağlayacağı için Rusya için de çok faydalı olduğunu söylüyor. Onun sözlertine göre, Kuzey-Güney ve Batı-Doğu ulaşım koridorlarının geliştirilmesi, küresel ekonominin Hazar bölgeleriyle bağlantısını önemli ölçüde artıracak ve aynı zamanda Azerbaycan'ın transit yoluyla yüksek gelir elde etmesine olanak sağlayacaktır.

Ermenistan’ın bu koridorun açılmasıyla zor durumda kalacağıyla ilgili iddialar tamamen asılsızdır, zira bu konuda en karlı çıkacak ülke de Ermenistan olacaktır. Bu tablo içinde, normalleşme sürecinin ‘hızla’ ilerlemesini beklemiyorum açıkçası. Türkiye genel olarak süreçteki yavaşlığı, başka bir bakış açısıyla Ermenistan’a bağlıyor. Çavuşoğlu az önce bahsettiğim açıklamasında şunları da söyledi:

“Bizim gördüğümüz, önümüzdeki en büyük engel, maalesef Ermenistan üzerindeki baskı. Bir kısım kesinlikle normalleşmeyi istemiyor, bir kısmı destek veriyor. Ermenistan içindeki aşırı gruplar Başbakan’ın evine saldırıyorlar, ciddi bir baskı oluşturuyorlar. Bu da Ermenistan’ın normalleşme konusunda gerek Azerbaycan’la, gerek Türkiye’yle cesur bir adım atmasının önünde bir engel oluşturuyor.”

Burda Yetvart Danzikyan sorunu kendilerinde aramak yerine, Türkiye’nin Ermenistan’a yüklendiğini, sorunu diaspora Ermenilerinin üzerine attığını ima etmek istiyor. Oysa ki, Ermenistan’daki genel durumla ilgilenen herkes ülke yönetimi üzerinde diaspora Ermenilerinin ciddi anlamda baskı kurduğunu bilir.

Örneğin, Beyrut'taki Haigazian Üniversitesi'nden Doç.Dr. Antranik Dakesyan diaspora Ermenilerinin Ermenistan’a bakışını şöyle yorumluyordu: ‘‘Ermeni devleti ile nüfus çıkışı arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi ve Ermeni kimliğinin asimilasyonu ve korunması hiçbir zaman tam olarak incelenmemiştir. Belki de ihmal edilen en önemli meseleler, diasporanın alışılmışın dışında genç nesillerin Ermeni devletine yeniden kazandırılması ve eski Sovyet Ermeni göçmenlerinin diasporaya entegrasyonu sorunlarıydı.

Bazı meseleleri çevreleyen söylem eksikliği, büyük ölçüde yönünü şaşırmış ve ilgisiz bir Ermeni diasporasına yol açtı, 1920'lerde kurulan daha küçük diaspora karakolları, ev sahibi topluluklar içinde çözülüyor ve yavaş yavaş yok oluyordu. Diaspora üyeleri, Ermeni devletinin ülkedeki yoksullaşma ve oligarşi krizlerini ele almadaki başarısızlıklarını öne sürerek ev sahibi toplumlara asimilasyonlarını haklı çıkardılar. Bu başarısızlıklar da Ermeni diasporasının vatanseverlik hayallerini paramparça etti.’’ (Kaynak)

Ama diaspora Ermenileriyle Ermenistan arasındaki sorunlar hala devam ediyor.

Diasporanın Ermenistanla ilgili memnuniyetsizliğinin ana faktörlerinden biri, Ermenistan Birleşik Fonu, Tüm Ermeni Fonu, Miras Fonu vb. yapılarda biriken fonların irrasyonel harcamasıdır. Oldukça az sayıda bu tür finansal yapı oluşturuldu ve bunların hepsi hedeflenen yardım sağlamayı amaçlıyordu. Bugün diasporada, ekonominin restorasyonu ve gelişimi için yenilenmiş bir interaktif finansal katılımı düşünüyorlar. Örneğin, diasporanın genç kuşağı, "soykırım merkezlilik" hiçbir yere varmayan bir yol olduğu için siyasi söylemin değiştirilmesi ve bu tarihsel stresin ortadan kaldırılması gerektiğini savunuyor. Fakat klişeleşmiş diaspora ülkeyi yönetmek için bir ağ formatı sunuyor: hükümet halkı, parlamentodaki bir hizip hükumeti yönetecek. (Kaynak)

Diaspora Ermenilerinin tüm diğer fertleri gibi Yetvart Denzikyan da aslında Ermenistan’ı ve Ermenistan’dakilerin ne istediklerini bilmiyor. Eğer bilmiş olsaydı, daha birkaç gün önce ermeni basınına verdiği röportajda bu yanıtları vermezdi: ‘‘Ermenistan için soruyorsanız buna yanıt vermem zor. Çünkü Ermenistan’daki ekonomik durum ve ihracata yönelik sanayi üretimi konusunda kapsamlı bilgi sahibi değilim.  Ermenistan tarafında, sınırın açılmasının ekonomik açıdan sıkıntı yaratacağını ve Türkiye ürünlerinin serbest gelişinin Ermenistan’daki ekonomi için zorluk yaratacağını düşününler var, bunu duyuyorum. Bu durum kimileri için bir risk gibi görünüyor. Belki de haksız değiller.

Ancak Ermenistan artık yeni bir üretim ve sanayi modeline geçmeli, bu açıdan bir planlamaya gitmeli gibi görünüyor. Uzaktan görünen manzara böyle. Bu belki de Ermenistan’ın çok uzun süre önce atması gereken bir adımdı. Bu yeni süreç, belki de bu açıdan zorlayıcı bir fırsat olabilir. Türkiyeli Ermeni toplumu açısından soruyorsanız, belki bazı Türkiyeli Ermeni iş insanları da Ermenistan’dan mal alıp satabilirler, ya da Ermenistan’da tesisler açabilirler, ancak bunun çok büyük rakamlara ulaşacağını sanmıyorum.’’  (Kaynak)

Görüldüğü üzere, sırf şahsi çıkarlarından yola çıkarak yazdığı köşe yazısında Ermenistan’ı masum, Türkiye’yiyse günah keçisi olarak sunma çabası içinde olan Yetvart Danzikyan Ermenistan’ın kaygılarını anlatsa bile, olayı yüzeysel boyutta bildiğini saklamak için ‘‘kim bilir’’, ‘‘belki de’’ gibi sözcüklerle olayı geçiştirmeğe çalışıyor. İddiaları da tamamen asılsızdır ve maalesef sayın gazetecinin bir gerçeği anlaması gerekiyor: kimnilirlerle, belki delerle bölgesel konjektür belirlenmez ve asla siyaset yapılmaz. Siyaset oldukça net bir eylemdir.