Bilindiği üzere ‘‘genocide’’ yani ‘‘soykırım’’ terminini siyasi literatüre kazandıran Polonya doğumlu Yahudi hukukçu Raphael Lemkin'in ismiyle kurulmuş olan Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü geçtiğimiz günlerde tüm uluslararası ve devlet kurumlarını Türkiye'yi ve Azerbaycan'ı soykırım ideolojisi ve uygulamaları açısından izlemeye, Türkiye ve Azerbaycan'a Ermeni halkina yönelik soykırım tehditlerini durdurmalari için baskı yapmaya, Ermenilerin ve Ermenistan'da, sözde Karabağ Cumhuriyeti'nde Ermeni kimliğinin güvenliğini guclendirmeleri için çağrı yaptı.

Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü bir kez daha Azerbaycan için bir Kızıl Bayrak Uyarısı yayınlayarak, hem tanınmayan sözde Karabağ Cumhuriyeti'nde, hem de Ermenistan'da Ermenilere karşı soykırım tehdidi konusunda uyarıda bulundu. Mezarlıklara ve diğer anıtlara saygısızlığın, ölümden sonra bile belli kitleyi hedef almanın, küçük düşürmenin, kimliğini yok etmeye ve onurunu inkar etmeye çalışmanın soykırımda yaygın olarak görülen bir vahşet olduğuna dikkat çeken Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü, Azerbaycan için ilk Kızıl Bayrak Uyarımızdan bir ifadeye özellikle dikkat çekmek istediklerini vutguladı: “Ermenilerin Azerbaycan hükümeti, ordusu, basını ve eğitim sistemi tarafından aşırı ırkçı ötekileştirilmesi göz önüne alındığında, Etnik Ermenileri içeren bölgelere yapılan herhangi bir Azerbaycan saldırısının, soykırım vahşeti olarak nitelendirilmesi beklenebilir.”

Ermeni nüfuslu Zabuh köyünün ve Laçin kasabasının Azerbaycan'a devredildiğine dair son haberler ve Azerbaycan tarafından ateşkes anlaşmasının ihlallerinin devam ettiği göz önüne alındığında, soykırım vahşeti riski özellikle önemli olduğunu belirten enstitü yetkilileri Eski Ermeni İnsan Hakları Savunucusu Armen Tatoyan’ın sözlerine dayanarak, guya Azerbaycan askerlerinin bölgedeki Ermeni köylülerin kullandığı su kaynaklarına topluca hayvanları kesip organlarını bıraktıklarını ve su kaynaklarını zehirlediklerini bildirdi. Hatırlatalım ki, Tatoyan, Azerbaycan askerlerinin kasabaların dışındaki tarlalarında Ermeni çiftçilere ateş açtığını ve bunun hem çiftçilerin geçimini hem de Zabuh köyü ve Laçin kasabasındaki köylülerin önemli bir gıda kaynağını tehlikeye attığını iddia etmişti.

Yakalanan Ermeni askerleri ve sivillerin yer aldığı işkence, cinayet ve kafa kesme videolarının yaygın olduğu 2020 yılında gerçekleşen II Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan askerlerinin davranışları ve Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından Erivan'ın (Ermenistan'ın başkenti) Azerbaycan’ın tarihi toprakları olduğuna dair birçok açıklama yapıldığını ve bunun da mevcut Azerbaycan vahşeti için daha geniş bir soykırım bağlamı sağladığını dile getiren Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü ayrıca, başta NATO ve üye ülkeler olmak üzere uluslararası kamuoyunun, Azerbaycan'ın soykırım beyanlarını, soykırıma yönelik iç ideolojik kültürünü ve Türkiye tarafından desteklenen soykırım eylemlerini görmezden gelmeye devam ettiğini sözlerine ekledi.( Kaynak)

Faktyoxla Lab. olarak okurlarımız için Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü’nün bu beyanının ne kadar doğru olup olmadığını, genel anlamda bahsi geçen Enstitü’nün Ermenistanla ve aynı zamanda yurtdışındaki Ermeni diasporasıyla ilişkilerini, Azerbaycan’a karşı tavırlarında ne kadar objektif davrandıklarını araştırdık.

Araştırmalarımız zamanı Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü’nün, Irak'ta soykırımın önlenmesinde uzun vadeli kapasite geliştirme ihtiyacını ele almak için 2017'de başlatılan Irak Soykırımı Önleme ve Hesap Verebilirlik Projesi'nden doğduğu belli oldu. Enstitü’nün sitesinde IŞİD soykırımlarının ardından, şiddet döngüsünü sona erdirmek ve kalıcı bir barışı teşvik etmek için yaptıkları faaliyetin büyük ilgi gördüğü, şimdi bu işi artık küresel tabana taşımak istedikleri yazıyor.

Bir husus özellikle dikkatimizi çekti: Soykırımı önlemek amacıyla faaliyetlerini küresel tabana taşırken Enstitü Ermeni diasporasıyla sıkı işbirliği kurarak çeşitli konularda beraber hareket etme şansını da elinden kaçırmıyor, onlara destek vermekten bile geri durmuyor. Örneğin, ABD’de sözde Ermeni soykırımının tanınmasıyla ilgili Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü 7 Mayıs’ta aşağıdaki mesajı yayınladı: ‘‘Lemkin Institute, dünya çapındaki #Ermeni topluluğunu 50 ABD eyaletinin tümünde soykırımın tanınmasını sağladıkları için tebrik ediyor!’’

2011 yılından itibharen Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü Raphael Lemkin adına yıllık eğitim burs programı düzenliyor. Raphael Lemkin eğitim bursu yabancı öğrencilere yerel bilimsel kuruluşlar ve kütüphanelerde araştırma yapmak için bir ay boyunca Ermenistan'ı ziyaret etmeye, özellikle Ermeni soykırımına, soykırım çalışmalarında uzmanlaşmaya imkân veriyor. Kazanan adayların çalışma ana mekanı Ermeni Soykırım Müze-Enstitüsü oluyor. Onlara Ermeni Sorunu ve Ermeni Soykırımı tarihini incelemelerine, Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü’nün bilim fonlarında ve kütüphanesinde araştırma yapmalarının yanı sıra profesyonel danışmanlık almalarına ve Ermenistan'daki üniversiteler, arşivler ve kütüphanelerinin malzemeleriyle tanışmalarına imkân veriyor. Bursun süresi bir aydır. (Kaynak). Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü kazanan adayın seyahat ve konaklama masraflarını karşılıyor. Şimdiye kadar İsrail, Avustraliya, Güney Kıbrıs, İngiltere ve diğer ülkelerden olan araştırmacılar bu bursla Ermenistan'da araştırma yapma imkanı buldu. Bunların içinden 2011 yılında ilk bursu kazanan kişi Dr. Rebecca Jinks şuan İngiltere'de Ermeni araştırmaları Enstitüsü'nün başında bulunuyor. (Kaynak)

Bir az da Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü’nün kurucularının kimliğini araştıralım. Enstitü’nün kurucu eşbaşkanı, Stockton Üniversitesi'nde Holokost ve Soykırım Çalışmaları Doçenti Elisa von Joeden-Forgey aynı zamanda dünyanın ilk akademik, yüksek lisans düzeyinde Soykırım Önleme Sertifika Programının da kurucusudur. Soykırım İzleme Örgütü'nün eski Başkanı ve Uluslararası Soykırım Bilginleri Derneği'nin eski Birinci Başkan Yardımcısı olan Elisa von Joeden-Forgey’in sosyal medya hesaplarını izlediğimiz zaman onun sık sık Ermenistan’ı ziyaret ettiğine, Ermeni bilimadamları ve diaspora yetkilileriyle biraraya geldiğine tanık oluyoruz. Örneğin, Azerbaycanla ilgili sonuncu yayınlanan Kırmızı bayrak uyarısından hemen hemen bir ay önce Enstitü’nün eşbaşkanının Ermenistan’ı ziyaret etmesi oldukça manidardır. Örneğin, Enstitü’nün kurucu eşbaşkanı 23 Haziran'da Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü'nde “Üreme Şiddeti Olarak Soykırım” konulu halka açık bir konferans verdi.

Bayan Eliza konuşmasının başında Ermeni Soykırımı Müze-Enstitüsü'nde konferans vermeyi büyük bir onur olarak gördüğünü belirtti. Konferans sırasında, soykırımlar sırasında üreme şiddetinin çeşitli tezahürlerini, bu fenomenlerin nedenlerini kaydetti ve ayrıca soykırım terimlerinin yaratılması ve yayılması hakkında konuştu. Ayrıca, dünyanın çeşitli çatışma bölgelerinde - Güney Kafkasya, Orta Doğu ve başka yerlerde - meydana gelen günümüzün üreme şiddeti konusuna da değindi. Dersin sonundaysa, o, sıcak karşılama için teşekkür ederek, işbirliğinin uzun vadeli olmasını umduğunu ifade etti.    

Ermenistan’da bulunduğu süre boyunca 1 Temmuz tarihinde Emenistan Amerikan Üniversitesi’nde yine aynı konuda kendisiyle söyleşi yapıldı ve bu söyleşiyi dört gözle beklediğini attığı tweetinde de dile getirdi.

Diğer bir paylaşımında Ağrı dağı’nın Erivan'ın her yerinden görüldüğünü, bazen bulutların arkasına saklandığını, bazense 1915 soykırımından kurtulanların savaştan sonra kaçıp yerleştiği Nor Malatia mahallesinden bu fotoğraftaki kadar açık ve net görüldüğünü yazarak sözde Ermeni soykırımına imada bulundu.

Enstitü’nün diğer kurucu eşbaşkanı Irene Victoria Massimino, Arjantinli bir insan hakları avukatı ve Buenos Aires Eyaleti Yüksek Ceza Mahkemesi'nde (Ceza Temyiz Mahkemesi) raportörü. Bayan Massimino’nun da gerek Ermenistanla, gerekse de kendi ülkesindeki Ermeni diasporasıyla çok sıcak ilişkileri bulunmaktadır. 2021 yılının Haziran’ında Ermeni Ulusal Konseyi ve Arjantin Ermeni Barosu, 2020 savaşı sırasında Azerbaycan ordusunun sözde ermeni halkına karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçların soruşturulması için Arjantin Federal Mahkemesi’ne şikayette bulundu. Ermeni Ulusal İnsan Hakları Konseyi Başkanı Alfonso Tabakyan tarafından sunulan şikayeti himaye edip hazırlayanlar arasında 11 No’lu Federal Ceza Islah Mahkemesi’nin Yargıcı Marcelo Martinez de Giorgioya, Dr. Luciana Minasyan ve Dr. Juan Kasargyanla beraber aynı zamanda Lemkin Enstitüsü’nün diğer kurucu eşbaşkanı Dr. Irene Victoria Massimino da vardı. Şikayetçilere göre, Azerbaycan devletinin eylemleri insanlığa karşı savaş suçuydu ve bu nedenle tüm BM üye devletleri tarafından imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ihlal etmekteydi. Çünkü Azerbaycan, cezai yargı yetkisini kullanmıyor, sorumluluğu devlet  üstleniyor ve dünyanın her ülkesi evrensel yargı yetkisini kullanarak bu suçları kınayabilir.  

Bir hususa daha dikkat etmemiz gerektiğinin inancındayız. Geçtiğmiz günlerde Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü’nün Azerbaycan için Kızıl Bayrak Uyarısı vermesi bir ilk değil. Daha önce de, net bir tarih verecek olursak, 3 Aralık 2021'de Lemkin Enstitüsü Azerbaycan askerlerinin 65 yaşındaki Ermeni çoban Seyran Smbat Sarkisyan'ı koyunlarını otlatırken yakalayıp öldürmesiyle ilgili Kırmızı Bayrak uyarısı vermişti. Oysa ki, Enstitü’nün çoban diye tanımladığı kişi Azerbaycan Ordusunun Hocavend bölgesindeki mevzilerinden birinde muharebe görevindeki askerimize saldıran bir provokatördü. Seyran Sarkisyan isimli bu şahısla ilgili Ermeni tarafı o dönemde ciddi yalan bilgi ve dezenformasyon kampanyası başlamıştı. Azerbaycan basını 3 Aralık 2021 tarihinde saat 13:00 sıralarında Ermeni asıllı bir kişinin askerimize saldırdığını, silahını ele geçirmeye çalıştığını, askerimizin havaya ateş ettikten sonra kendisini savunmak için mıntıkaya saldıran provokatörü etkisiz hale getirdiğini yazmıştı. Ancak Ermeni tarafı, söz konusu kişinin 1956 doğumlu Seyran Sarkisyan'ın sivil, sıradan bir çoban olduğunu iddia ederek Azerbaycan'ı suçlamak için bir propaganda kampanyası yürütmüştü. Ama işin ilginç yanı, Ermeni medyasında yayınlanan bazı resimler Ermenilerin dezenformasyon kampanyasını gün yüzüne çıkarmıştı. Yani, Seyran Sarkisyan'ın ‘‘sıradan bir çoban’’ ve "sıradan bir sivil" olmadığı resimlerden anlaşılmaktaydı. (Kaynak)

Belki de bu yüzdendir ki, Ermeni ordusunun üniformasını giyen ‘‘çoban’’ yüzünden Azerbaycan’a Kırmızı Bayrak Uyarısı yayınlayan Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü daha sonra bu uyarıyı sitesinden silmek zorunda kalmıştı. İlgili resmi sizlere sunuyoruz:

Ayrıca, özellikle belirtmeliyiz ki, şuan Azerbaycan 2020 yılından itibaren topraklarını Ermeni işgalinden kurtarmak için mücadele ediyor, bu haklı mücadeleye tavır koyan Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşların Hocalı, Karadağlı, Ağdaban bölgelerinde sivil halka karşı işlenmiş olan soykırımlara şimdiye kadar ses çıkarmamaları da bir hayli gariptir.

Sonuç olarak belirtmeliyiz ki,

- Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü’nün Azerbaycan’a karşı olan tavırları direk taraflı ve çifte standartlı tavırlardır,

- Gerek Enstitü’nün başında bulunan kişilerin, gerekse de çalışanlarının hem Ermenistan’daki kurumlarla, hem de yurtdışındaki Ermeni diasporasıyla olan ilişkileri gerçektir,

- Azerbaycan’ın Ermenilere karşı etnik soykırım yapmasıyla ilgili iddialarsa tamamen asılsızdır.