Sosyal medyada birkaç gündür gazeteci yazar Hüsnü Mahalli’nin Azerbaycanla ilgili söyledikleri gündem yapılmaya çalışılıyor. Özellikle Hüsnü Mahalli’nin İran yakınlığıyla bilinen tele1 ekranlarından seslendirdiği: "Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi rekor seviyede. Azerbaycan İsrail'e özel bir fiyatla petrol sağlıyor. İsrail o petrolü bombalarına koyuyor ve Gazze'yi bombalıyor." – yorumunun seslendirildiği videosu ilk olarak sosyal medyada Yahya Hakverdi isimli hesap üzerinden paylaşıldı.  

Bu paylaşımın hemen ardından o hesapla ilişkisi bulunduğunu tespit ettiğimiz diğer hesaplar da bu iddiayı paylaşmağa başladılar. Hacı Rıdvan, Ensarullah Kerim, İslam Yiğit, Serbazi Hakverdi  ve diğer bu gibi sosyal medya hesapları bu paylaşımı adeta kapış kapış kendi hesaplarından paylaştılar.

Hesapları incelediğimizde bu hesapların hemen hemen hepsinin Hilmi Kocaaslan isimli sahsin liderliginde Malatya ve çevre illerde Hizbullahi anlayista faaliyet gösteren Hizbullahi Davet Grubu ve ya İslami Davet isimli  grupların üyeleri olduğunu belirledik. 1980 öncesinde Milli Türk Talebe Birligi içerisinde faaliyetleri bulunan Hilmi Kocaaslan'in eski Hizbullah Hakverdi adiyla Davet dergisine yazi yazdigi bilinmektedir. Kocaaslan bazı gençleri Iran'in Kum kentinteki medreselere eğitim için gönderdiği de bilinen gerçekler arasındadır. Söz konusu radikal dini grupun; lideri, yayın organı ve faaliyetlerinde kullandığı teknik ve taktikleri itibariyla ''destek ajan'' olarak ülkemizde kullanılmaya çok müsait bir grubun özelliklerini yansıtmaktadır. 

Bu grubu daha sonraki yazılarımızda mercek altına alacağımız için Faktyoxla Lab. (Teyit Laboratuvarı) olarak gazeteci yazar Hünü Mahalli’nin Azerbaycan’a karşı nefretinin nedenlerini araştırdık.   

Aslına bakılırsa, Mahalli'nin Azerbaycan nefreti aslında yeni bir olay değil ki... Araştırmalarımız zamanı Hüsnü Mahalli'nin 2003 yılında Yeni Şafak gazetesinde Azerbaycan krallığı isimli yazısında "Azerbaycan komutanlarının savaşmadan kendi topraklarını bırakıp kaçtıklarının şahidi oldum" diyerek Azerbaycan ordusuna iftira atmaktan çekinmedigini, Ermenilerin demokratikleşme sürecinde önemli adımlar atarken, Azerilerinse tüm petrol zenginliklerine rağmen siyasal, ekonomik ve toplumsal yolsuzluklara bulaşmış olduğunu iddia ettiğini görüyoruz.

Aradan on üç sene geçtikten sonra bu kez 2016 yılının Eylül ayında Yurt gazetesinde Alevi Esad, Şii Aliyev diye köşe yazısı yazıyor ve yine Azerbaycan'a ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı'na kinini kusuyor. 2016 yılında Hüsnü Mahalli'nin küstahça, haddini aşarak şöyle bitiriyor yazısını: ben olsam hemen Kars'ta (yakın olduğu için) Özgür Azerbaycan ordusu (ÖAO) ve Azerbaycan Ulusal Konseyi(AUK) kurar Aliyev'i deviririm. Üstelik adam Şii. Tabii vazgeçmediyse..."

İkinci Karabağ Savaşı sırasında da hep Cumhurbaşkanı Erdoğan'a muhalif olmayı bir marifet sanan bu Arap kökenli gazeteci eski huylarına sarılarak Korkusuz gazetesinde yazdığı köşesinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın Aliyev'in ismini dahi düzgün yazamayacak kadar cahil olduğunu saklamak adına o sırada Azerbaycan'ın kazandığı başarıları hazmedemeyen Batılı ve İranci güçlerin yalanlarına çanak tutarak Suriye'den Azerbaycan'a taşınan paralı asker yalanını dile getiriyor ve bu yalan yüzünden Türkiye'yi yine hadsiz bir şekilde suçluyor ve şöyle diyordu: "Aliyev ve Pasinyan kimi nasıl dinler ve bu savaş hangi koşullarda dura bilir mi bilinmez, ama içimde bir his var: Ankara'nın işi Libya'da olduğu gibi yine zora giriyor ya da girecek".

Araştırmalarımız zamanı yine İkinci Karabağ Savaşı'ndan bir kaç ay önce, yani tam Ermenilerin Tovuz sınırında çıkardığı gerginlikler sırasında Hüsnü Mahallli'nin Sözcü gazetesinde "Bu nasıl bir iş?!" İsimli bir köşe yazdığı ve bu köşede Azerbaycan İsrail ilişkilerini yalan ve çarpıtmalarla ele aldığını belirledik. İran yanlısı bir tavırla guya İsrail'in İran yüzünden Azerbaycanla olan ilişkilerini iyi tuttuğunu, Azerbaycan'a sırf bu yüzden İHA ve SiHA sattığını, dahası Azerbaycan'ın İsrail'in tükettiği petrolün yüzde kırkını karşılaması gibi hiç bir olguya dayanmayan absürt düşüncelerini Türk  kamuoyuna yutturmaktan çekinmeyen Mahalli yine aynı yazıda İran'ı savunarak şöyle diyor: "Kafkaslar ve Orta Asya Sovyetler Birliği'nin, şimdi de Rusya'nın arka bahçesidir. Bu bahçeye yakın bölgelerde ve Rusya'nın sınırları içindeki özerk bölgelerde 25 milyon kadar Müslüman yaşamakta. Bölgede sınırı olan İran doğal olarak kendi stratejik güvenliğini kollamaktadır. Üstelik bu işin içinde en büyük düşmanı İsrail var. Üstelik bu işin içinde tarihsel ve mezhepsel rakip Türkiye var."

Türkiye'ye ve Türk'e nefretle yoğrulmuş bu sözde gazeteci sonda bir fitne sorusuna cevap aramaktan vazgecmiyor: "Geriye tek bir soru kalıyor: gerektiğinde Azerbaycan tercihini acaba kimden yana yapar?! Kardeş ve dost Türkiye mi, yoksa muteffik İsrail mi?! Sizce?!"

Sanırım bu soruyu son bir ayda sosyal medyada dile getiren kişiler ve gruplarla Hüsnü Mahalli'nin düşüncelerinin aynı merkezlerden yönetildiğini söylememize gerek yok. Sözlerimizi kanıtlamak adına aynı yazının Norveç Helsinki Komitesi isimli insan hakları örgütünün destekleriyle yayın hayatına devam eden HyeTert Ermeni sitesinde yayınlanmasını gösterebiliriz.

Hüsnü Mahalli'nin başka bir yazısında ikinci Karabağ Savaşı bu şahıs tarafından şöyle tanımlanıyor: "27 Eylül - 10 Kasım 2020'de 44 gün süren savaşta Ankara ve Tel Aviv destekli Azerbaycan ordusu"... Diaspora Ermenilerinin ve İran'in ağzıyla konuşuyor bay Mahalli... Ve ardından hemen hemen her yazısında 90'li yıllarda bölgeye gittiğini, bölgeyi otuz yıldır izlediğini yorulmadan anlattığı klişe cümlelerini yineliyor. Hankendi derken bir de parantez içinde Ermenileri de rencide etmemek adına Stepanakert sahte ibaresini de ekliyor.

Yine Hüsnü Mahalli Korkusuz gazetesinde 23 Ekim 2022 tarihinde yayınlanan köşesinde İran medyasının söylediklerine atıfta bulunuyor ve şöyle diyor: "Karabağ savaşı'nda Bakü'ye yardım eden İsrail Azerbaycan'ın İran sınırına yakın bölgelerinde askeri ve istihbarat merkezleri kuruyor." Ve ardından Azerbaycan ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının açılışını yaptıkları Zengilan havaalanını ve Akıllı köy projelerini aşağılıyor aklınca. Yine gittim gördüm masalları... Ayrıca, iki cümleden sonra kendisi İran yanlısı Merdan Yanardağ'in kurduğu tele1 kanalında sık sık canlı yayına katıldığı için sol tandansta bulunan rakip olarak gördüğü halk TV'ye de saldırmayı da ihmal etmiyor: "Bu arada batı medyasının bile İran'daki olası devrim propagandasından vaz geçmesine rağmen Halk TV'nin günlük İran ilgisi çok ilginç. Onlara kalırsa İran rejimi düştü düşecek!"

Hüsnü Mahalli'nin İran sevgisi gayet olağan, ama bize asıl ilginç gelen konu Azerbaycan muhalefetinin önemli isimlerinden tarihbilimci Cemil Hasanlı'nin Hüsnü Mahalli'nin bu saçmalıklarini "yazıya göre, Zengilan havaalanı ve Akıllı köy konusu kokusu uzaklardan gelen bazı amaçların habercisi. Bu gerçekten de böyle mi?!" notuyla paylaşması. Azerbaycan muhalefetinin uzunca yıllar düzenlediği protestolarda ve Cemil Hasanlı'nin da her zaman başını çektiği bu gösterilerde sarıklı, sakallı mollalarin güya siyasi tutuklu olarak takdim edilmesi aslına bakılırsa çoğu gerçeklerin habercisi.

İran'ın 5.koluyla sıkı ilişkileri bulunan Azerbaycan muhalifleriyle sürekli dirsek temasında bulunan merkezi Ankara'da bulunan Kafkassam isimli stratejik araştırmalar merkezinin sitesinde Hüsnü Mahalli'nin bu yazısının alıntılanarak yayınlanması ortada olan gizli hesapların gittiğinin göstergesi.

Daha da ilginciyse araştırmalarımız zamanı merkezin sitesinde Hüsnü Mahalli'nin başka bir makalesine rastlamadık.

Sonda araştırmalarımız zamanı bir hususa daha rastladık. O da 2016 yılının Ocak ayında  Sultanahmet’i kana bulayan IŞİD’li canlı bomba Nabil Fadlı’nın Sultanahmet bombacısı Türkiye'de birçok gazetede köşe yazarlığı yapan Hüsnü Mahalli'nin yakın akrabası olduğunun ortaya çıkmasıydı. Hüsnü Mahalli ile Sultanahmet bombacısı Fadlı Suriye'deki Barak aşiretine mensup. Mahalli ile Fadli'nin babaları amca çocukları. Hüsnü Mahali'nin diğer amca çocuğu Arif Mahalli ise Cerablus'ta IŞİD'in üst düzey emirleri arasında yer alıyor. Mahalli'nin kız kardeşi ise IŞİD'in kadın kollarından sorumlu üst düzey yöneticiler arasında. kaynak

Yine gazetede yayınlanan haberde dikkatimizi çeken bir diğer husussa Sultanahmet bombacısı Nabil Fadli’nin annesinin ise Sofia Fadlı isimli bir Ermeni olmasıydı. Hüsnü Mahalli'nin akrabasının Suriye'de savaşın başlamasıyla birlikte Ammar bin Yasir Tugayı isimli askeri gruba katılması da ilginç ayrıntılar arasındaydı. Bahsi geçen grupsa Suriye'de İran destekli Suriye Hizbullah'ı, Zeynebiyyun Tugayı, Asaib ehl el Hak örgütü, el Hüseyin Tugayi gibi yirmiden fazla paramiliter örgütlerden birisidir. Grub Ahrarul Şam örgütüne katılınca Fadli'nin yeni adresi IŞİD oldu. IŞİD içinde Double Agent olarak nitelendirilen ve IŞİD'in içinde aktif olan Esad'a ve dolayısıyla İran'a bağlı ekip Fadli'yi kendi içlerine kattı. Hüsnü Mahalli'nin diğer akrabalarının da aynı şekilde Rakka Mumbiç Cerablus arasında aktif olan İran'a bağlılığıyla bilinen bu çift taraflı casus ekibiyle ilgili olup olmadıkları da ayrıca bir merak konusudur.

Sonuç olarak,

- Hüsnü Mahalli’nin bir gazeteci olmakla beraber, muhtemelen çeşitli alhı operasyonları gerçekleştiren örgütlerin maşası olduğu gayet açıktır,

- Onun Azerbaycanla ilgili yazdıkları dezenformasyon, manipülyasyon ve gerçeklerin çarpıtılmasından başka bir şey değildir,

 - Azerbaycan ile ilgili algı operasyonu oluşturmak isteyen kimi güçlerin Hüsnü Mahalli’nin yazdıklarını hemen paylaşmaları da onun bazı operasyon merkezleri tarafından kullanılmasının açık ve net örneğidir,

- 2016 yılında "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret" ve ‘’Cumhurbakanına hakaret" suçlarından tutuklanmasına hükmedilen bu şahsın sadece Azerbaycan’a değil, aynı zamanda Türkiye’ye karşı da düşmanca tavır takındığı açık ve net ortadadır,