Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye karşı toprak iddialarını ortaya koymak için oluşturulmuş olan sözde Batı Ermenistan televizyonu 1920 yılında Şuşa'da gelişen olaylarla ilgili bazı iddialarda bulundu. İnternet televizyonunun web sayfasında yayınlanan yazıda 105 yıl önce, 22 Mart 1920’de Azerbaycan yönetiminin düzenli Türk ordusuyla birlikte Şuşa’daki Ermeni nüfusuna yönelik katliama başladığı ve Artsakh’ın(?!) tarihi başkentini neredeyse tamamen yok ettiği belirtildi.

Biz de Faktyoxla Lab (Teyit Laboratuvarı) olarak 1920 yılının Mart'ında Şuşa'da neler olduğunu okurlarımız için araştırdık.

Öncelikle 1920 yılında Şuşa`da yaşanan kanlı olaylardan bahsederken daha öncesine 1918`te ve sonrasında Şuşa'da yaşanan olaylara özellikle değinmek gerektiğini belirtmeliyiz. Çünkü Ermeni çetebaşı Andronik Ozanyan`ın ajanlarının Karabağ'daki Ermeni halkını isyana kışkırtmasının ardından Şuşa, Taşnaklar tarafından sözde "Karabağ Cumhuriyeti'nin" başkenti ilan edildi. Andranik şahsen birçok kez bu zaptedilemez bu şehri ele geçirmeye çalışmış ve her seferinde ağır kayıplar verereki Gorus'a çekilmek zorunda kalmıştı. (kaynk)

Tarihler 22 Mart 1920`i gösterirken Ermenilerin başlattıkları saldırıdan önce gelişen sürece bakmakta da kanımızca fayda vardır. Zira, 22 Mart 1918 tarihinde Dron önderliğindeki terörist Taşnaklar, Erivan vilayetinin birçok köyünde katliamlar gerçekleştirdiler. Yine aynı günlerde Ermenilerin ihaneti sonucu Urmiye'de 1000'den fazla çaresiz Müslüman öldürüldü. Yine aynı günlerde terörist Ermeniler, Areş kazasının Ağdam-Gabala yolunun Ağtala bölümünde yol kullanan sivillere saldırarak onları öldürdüler ve cesetlerini ağaçlara astılar. Yine tarihler 22 Mart 1918'i gösteriyordu... Ermeni hainler Nevruz bayramı gününde Şuşa'da silahlı ayaklanma başlattılar. Bir sene sonra 22 Mart 1919 tarihinde Ermeni silahlı birlikleri Hankendi şehrine saldırdı. Öldürülen Azerbaycanlılar arasında kadınlar, yaşlılar ve çocuklar da vardı.(kaynak)  

Araştırmalarımız zamanı, 28 Mart 1920 tarihinde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Fetali Han Hoyski'nin yabancı diplomatik misyonlarla konuşurken 22 Mart gecesi saat 3'te Karabağ'daki Ermeni çetelerinin Ermenistan'dan düzenli askeri ve topçu birliklerinin takviye yardımıyla Şuşa, Hankendi, Askeran, Hocalı, Terter ve diğer yerlerde bulunan Azerbaycan askeri birliklerine eş zamanlı ani bir saldırı başlattığıyla ilgili bilgi verdiğini gördük. Daha öncesinden telgraf ve telefon hatlarını devre dışı bırakan Ermeniler Şuşa ve Aşgaran tepelerini bombaladı ve ertesi gün, yani 23 Mart'taysa Ermeni çeteleri bu kez Cebrayıl ve Zengezur ilçelerindeki Müslüman köylerine saldırarak çok sayıda köyü yerle bir etti.

Edinilen bilgiye göre, "isyancı" Ermenilere yardım Erivan vilayetinin Novobayazıd ilçesinden geldi ve Ermeni çeteleri Gazah ilçesi yakınlarındaki Tokluca köyüne girdiler. Tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Karabağ Müslümanları, ayrı gruplar halinde savunmaya geçtiler, ilk gün bazı yerlerde Ermenilerin ani saldırısını engellediler, hatta bazı yerlerde ise sonraki günlerde tüm güçleriyle savunmaya devam ettiler. Azerbaycan hükümeti, Karabağ'da asayişin yeniden tesis edilmesi ve gelecekte bu tür olayların önlenmesi için acil önlemler aldığını belirtti. (kaynak)

Çoğu zaman tarihi kaynaklar, 23 Mart 1920'de Ermeni kadınların çok sayıda Azerbaycan askerini bıçaklarla öldürdüğünü, Şuşa'da Azerbaycanlıların yaşadığı mahalleye Ermeni eşkıyalar tarafından ateş açıldığını belirtiyor. O günlerde Ermeniler, Karabağ'ın tamamında ayaklanma çıkararak Azerbaycan Cumhuriyeti'nin o topraklardaki varlığına son vermeye çalışıyorlardı. Ancak 1919'dan itibaren Karabağ'ın genel valisi olarak atanan Hosrov Bey başta olmak üzere Cumhuriyet liderlerinin örgütlediği ciddi siyasi-diplomatik ve askeri direniş sonucunda onların bu kötü niyeti önlendi.

Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Arşivi'nin internet sitesinde bu konuyla ilgili yayınlanan belgesel materyalde şunlar belirtiliyor:

"Azerbaycan Cumhuriyeti hükümetinin ve geçici genel vali H. Sultanov'un ciddi çabaları sonucunda, 1919 yılının Ağustos ayı sonlarında Azerbaycan hükümeti ile Karabağ Ermeni Milli Konseyi arasında bir bildiri imzalandı. Bu bildiriyle Karabağ Ermenileri, Azerbaycan hükümetinin otoritesini tanıdı ve Azerbaycan hükümeti onlara kültürel ve ulusal özerklik hakkı verdi” ("Azerbaycan" gazetesi, 2 Eylül 1919, Sayı: 185).

Hatta bu açıklamanın ardından Azerbaycan hükümeti, 29 Eylül 1919'da Karabağ'daki Ermeni öğretmenlere yardım etmek amacıyla Zengezur, Şuşa, Cebrail ve Cavanşir kazalarının geçici genel valisine 1 milyon manat tahsis etmişti (Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Arşivi: f. 894, siy. 1, dava 24, ver. 56).

Azerbaycan hükümetinin bütün bu tavizlerine ve bütün sorunları barışçıl yollarla çözme arzusuna rağmen Karabağ Ermenileri sinsi niyetlerinden vazgeçmek istemediler. Ermenistan Cumhuriyeti hükümetinin gizli görevlerini yerine getirmenin yollarını arıyor, gizlice yeni eylemlere  hazırlanıyor ve bunun için fırsat kolluyorlardı.

Ermenilerin böyle bir eylemi  22 Mart 1920 Nevruz bayramı gününde gerçekleşti. Bugün Şuşa şehrinde, Şuşa ilçesinde ve ona komşu diğer ilçelerde Ermeniler aynı zamanda hâlâ ayaklanmayı sürdürüyorlar. Aynı yılın 1 Nisan'ında Azerbaycan Cumhuriyeti Parlamentosu toplantısında Karabağ'da Ermenilerin yeni ayaklanması konusu yeniden görüşüldü. İçişleri Bakanı Mustafa Bey Vakilov bu olaylarla ilgili bilgi verdi. Bakan konuşmasında, Karabağ olaylarının son günlerde kamuoyunun dikkatini çektiğini belirtiyor. Bakan, bu olayların meydana geldiğine ilişkin verdiği bilgide şöyle diyor: "22 Mart'ta ve iki gün sonra, Azerbaycan'a hizmet veren iki bölgeden Ermeni icra memurları, Genel Vali toplantısına gelme bahanesiyle 15-20 silahlı Ermeni muhafızla birlikte şehre (Şuşa - E.N.) geldiler. Böylece 200 silahlı Ermeni askerini şehirde topladılar. Şehirde bulunan Ermeni silahlarıyla birlikte ansızın Şuşa'daki askerlerimize saldırdılar" (Azerbaycan Parlamentosu). Halk Cumhuriyeti, kısa raporlar, Bakü, 1998, cilt II)

Saldıran Ermeniler çok sayıda subayı tutukladı ve Azerbaycan Ordusu askerlerine ateş açtı. Bir yandan halk bayramı evlerinde kutladığı için diğer yandan Azerbaycanlılar böyle bir küstahlığı beklemiyordu ama bu silahlı eylem bir anda gerçekleşti. Ancak Şuşa'daki Azerbaycan ordusunun askeri birliklerinin ve onlara önderlik eden subayların kahramanlıkları sayesinde Ermenilerin saldırısı kısa sürede püskürtüldü. 23 Mart'ta şehirde tüm gün boyunca silahlı çatışmalar yaşandı ve gün batımına doğru isyancılar Azerbaycan ordusunun güçleri önünde geri çekilmek zorunda kaldı. Aynı zamanda Ermeniler Hankendi'ye de saldırdı. Bu saldırılar da geri püskürtüldü. Sadece Askeran kalesine saldıran Ermeniler, eşit olmayan bir savaşta Azerbaycan ordusunun askerlerini oradan çıkararak Askeran kalesini ele geçirmeyi başardılar. (kaynak)  

İçişleri Bakanı Mustafa Bey Vakilov bu olaylarla ilgili raporunda Ermenilerin bu saldırıyı başlatmak için büyük hazırlıklar yaptığını belirtmişti. Ayrıca genel bir uyarı sinyali de vardı. Şuşa ilçesine bağlı köylerin yanı sıra Karabağ'ın Cavanşir ve Zengezur ilçesine bağlı köylerde de Ermeniler, Şuşa kenti yakınlarındaki Şuşa köyünde top ateşiyle yapılan ihtar sonucu isyan çıkardı. Ancak bu ayaklanma ne kadar büyük hazırlanırsa hazırlansın Azerbaycan ordusu saldırıları püskürtüldü.(kaynak)  

Bu kanlı olaylara Ermenilerin çoğunluğunun karıştığına şüphe yoktu. Örneğin isyancılara şehrin hangi yollarının korunmadığı konusunda gizlice bilgi veren ve Şuşa'ya yönelik saldırının hazırlıklarına katılan Piskopos Vahan ve şehir polis şefi Avetis Ter-Khukasyan bu olayların tetikçilerindendi. Ayaklanma bastırıldıktan sonra her iki kişi idam edildi. Ayaklanma bastırıldı ve Karabağ'ın Azerbaycan'ın kontrolünden çıkmasına izin verilmedi. (kaynak)