Ermenistan askerlerinin 12 Eylül tarihinde akşam saatlerinde Azerbaycan ordusu mevzilerindeki arazilere mayın döşemeye çalışırken yakalanması üzerine Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir çatışma meydana geldi. Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenistan ordusunun Daşkesen, Kelbecer ve Laçın istikametlerinde geniş kapsamlı provokasyonda bulunduğunu duyururken çatışmalar, Azerbaycan'ın 200’den fazla Ermeni askerini öldürmesiyle sonlandı. Yetkililer, İkinci Karabağ Savaşı'ndan sonra imzalanan 10 Kasım Bildirisi'nden bu yana Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik provokasyonlarının son bulmadığını dile getiriyorlar. Fakat, olaydan hemen dünya basını, çeşitli ulusötesi güçlerin güdümünde olan şahıslar, kurum ve kuruluşlar olayı kamuoyuna sanki Azerbaycan Ermenistan’a saldırmış gibi lanse etmeğe çalıştılar.

Faktyoxla Lab. olarak Türkiye’de son çatışmaları kamuoyuna sanki Azerbaycan Ermenistan’a saldırmış gibi duyurmak isteyen kişilerin kimliklerini araştırdık.

Araştırmalarımız zamanı FETÖ'nün Rusya İmamı olduğu belirtilen siyasetbilimci Kerim Has'ın bu konuda çok aktif olduğunu belirledik. Ayrıca, Has’ın sözde Rusya Uzmanı olarak zaman zaman sadece Azerbaycan aleyhinde değil, aynı zamanda Türkiye aleyhinde kara propaganda faaliyetleri yürttüğü de ortaya çıktı. Türk makamları tarafından elde edilen bilgiye göre FETÖ'nün Rusya İmamı Kerim Has Ermenice öğrenmiş ve Ermenistan vatandaşı olmuştu. Kerim Has'ın adı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ'nün Rusya yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturmada geçmişti. Rusya'nın FETÖ yapılanması için hazırlanan iddianamede, Has'ın Moskova Devlet Üniversitesi'nde yüksek lisansını yaptığı, aktif olarak televizyon yayınlarına katıldığı bilgisi yer almıştı.

Ayrıca, Dr.Kerim Has 2020 yılında gerçekleşen 44 günlük Karabağ Savaşı’nda da Türkiye ve Azerbaycanla ilgili dezenformasyonlar paylaşmış, malum cihatçılar yalanını attığı tweetlerinde sık sık gündeme getirmişti. Has 3 Ekim 2020 tarihinde attığı bir tweetinde ‘‘Dağlık Karabağ bölgesine cihatçıların gönderilmesine yönelik iddialar artık resmî uluslararası temaslarda da ele alınıyor.’’ – demişti.

Merkezi Almanya’da bulunan, European Endowment for Democracy (EED), tarafından desteklenen, HDP ve FETÖ’ye yakın yayın politikası izleyen ve Ermeni konusunda kesinlikle taraf olduğu dikkat çeken

Artı Gerçek sitesinden Alin Özinian’a geçtiğimiz günlerde konuşan FETÖ’nün şuanki Ermenistan ayağı Dr.Kerim Has olayı çarpıtarak guya Azerbaycan’ın pazartesi gecesini (12-13 Eylül) salıya bağlayan saatlerde bizzat Ermenistan topraklarına hava saldırısı düzenlediğini iddia etti. Has ayrıca, 2020 yılında 44 gün süren II. Karabağ Savaşı sonunda varılan üçlü Azerbaycan-Rusya-Ermenistan ateşkes beyanında yalana baş vurarak Karabağ’daki Ermeni silahlı güçlerinin silahsızlandırılması gibi bir maddenin olmadığını, yine, Zengezur koridoru diye bir ifadenin de bulunmadığını iddia etti.

 Oysa, Kerim Has bildiriyi dikkatlice okumuş olsaydı, görecekti ki, bildirinin 4.maddesi Rusya barış gücünün bölgeye yerleşmesi yasadışı Ermeni silahlı birliklerinin çıkarılmasıyla eşzamanlı gerçekleşecekti. Oysa şuan Karabağ’a getirilip orada tutulan 25-30 bin Ermeni’nin hemen 10 bini yasadışı silahlı birliklerin üyeleridir, dolayısıyla uluslararası hukukta bunun adı teröristtir. Sürekli dünyadaki politik süreçle ilgili demeçler veren Has bu durumun Ermenistan’ın yükümlülüklerini yerine getirmediği anlamına geldiğini her halde bilemeyecek kadar cahil birisi değil. Ama aynı zamanda uzun yıllar Moskova’da yaşaması da bir nevi Rusya’nın bu olaydaki kabahatini örtbas etmesi anlamına gelmektedir. Zira, bildirinin 4.maddesi yasadışı Ermeni silahlı birliklerinin hemen silahsızlaştırılmasını öngörüyor. Ayrıca, Zengezur Koridoru’yla ilgili durum da hiç te sayın Has’ın iddia ettiği şekilde değil. Bildirinin 9. maddesinde, bölgedeki tüm ekonomik ve ulaşım ilişkilerinin de restorasyonuyla ilgili bölüm var. Bu arada, Zengezur Koridoru'nun açılması da şu madde ile kararlaştırıldı: Tarafların anlaşmasına dayanarak, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan'ın batı bölgelerini birbirine bağlayan yeni ulaşım iletişimlerinin inşası sağlanmalıdır.( Mənbə)    

Araştırmalarımız zamanı bu konuda rahatsız olan diğer bir ismin Bulgar Pomak kökenli tarih yazar Ayşe Hür olduğu da belli oldu. Şimdilerde bütün kendilerini ‘‘sol entelejansiya’’ olarak takdim eden diğer Türklük karşıtı kişiler gibi Artı Gerçek’te boy gösteren, doktora tezini Ermeni soykırımı üzerine savunmuş olan Ayşe Hür’ün Karabağla, Ermenilerle ilgili ne düşündüğüne bakmadan önce, bir hususa dikkat çekelim. 2015 yılının Ağustos ayında Siirt-Pervari karayolunda, terör örgütü mensuplarınca menfeze yerleştirilen patlayıcının askeri aracın geçişi sırasında infilak ettirilmesi sonucu gelen şehit haberlerinin ardından o zaman Radikal’de yazan Ayşe Hür Twitter'da bu saldırıyı PKK'nın yapmadığını, bunun bir faili meçhul olduğunu söylemişti. Daha sonra Ayşe Hür, sosyal medya üzerinden kendisine gösterilen tepkiler üzerine daha da ileri giderek, devletin PKK'yı şiddete çektiğini iddia etmişti.

Daha önce de kendisine “Örgüt propagandası” suçlaması yöneltilen Hür, Çağlayan’daki İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkmış ve 15 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.  Olaya neden olan tweetteyse Ayşe Hür şu cümleleri sarfetmişti: “Defalarca belirttim fikrimi: PKK terör örgütü değil, terörü yaygın bir şekilde kullanan gerilla/halk hareketidir”( Kaynak).

 Yaklaşık bir yıl sonraysa, Ayşe Hür 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda twitter hesabından attığı tweette Türk milletine ‘ezik’ demiş ve Anadolu’nun yabancı işgalinden kurtarıldığı büyük zaferi kendince küçümsemişti. 44 günlük II Karabağ Savaşı’nda da Ayşe Hür hümanizm kılıfı altında Ermeni barbarlığını savunarak, Ermeni Birleşik Bilgi Merkezinin dezenformasyonlarını paylaşarak, Ermeni yanlısı olmasını bir daha kanıtlamıştı.

Geçtiğimiz günlerde de Ermenilerin Azerbaycan’a saldırmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Azerbaycan ile ilgili "Azerbaycan’dan gelen şehit haberleri yüreğimizi dağladı… Dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın acısını paylaşıyor; Azerbaycan halkına başsağlığı ve sabır diliyorum. Acınız, acımızdır." paylaşımına da aynı şekilde Ayşe Hür'den tepki geldi. Ermeni yanlısı Ayşe Hür, Azerbaycan'a saldırıda bulunan Ermenistan'ı aklamaya çalıştı. "Şehit" ifadesini tırnak içerisine alan Ayşe Hür, şu skandal ifadede bulundu: "Bay Kılıçdaroğlu, niye sırf Azerbaycan'ın "şehit" haberleri yüreğinizi dağlıyor? Ermenistan'ın ölülerine niye üzülmüyorsunuz? Ermenistan'la ne alıp veremediğiniz var? Azerbaycan'a "kardeş" derken kastınız "soydaş" mı? Hani ırkçı değildik? Hani "Türklük" şemsiye kavramdı?"

Konuyla ilgili yazan ve Azerbaycan’ın Ermenistan topraklarına saldırdığını iddia edenlerden birisi de Dıyarbakır Ermenisi yazar Jaklin Çeliktir. Jaklin Çelik İletişim Yayınevi tarafından 2011 yılında yayımlanan sözde Ermeni soykırımını konu edinen ‘‘Öfkenin Şenliği’’ kitabıyla, gazetelere verdiği röportajlarda ‘‘Ermenistan’la Azerbaycan arasında son günlerde yaşanan gerilim yeni değil. Ama Türkiye’nin olaya bu denli şiddet besleyen bir taraf olarak sahnede yer alması ürkütücü. Bu ülkede iktidarlar ne zaman bir kardeş bulup yan yana gelse Ermenileri hedef haline getiriyor.’’ gibi Türkiye ve Azerbaycan aleyhinde sarfettiği söylemleriyle, sözde Türkiye’deki Ermenilerin haklarının savunulması uğrunda verdiği mücadeleyle, Türkiye’ye olan nefretini ‘‘Andımız işte buydu: İnkâr edilen varlığımız beş yıl boyunca Türk varlığının sirkesine yatırılacaktı. Sonuçta, küpün içinden kimse organik bir Türk çıkmasını beklemeyecekti, damağa hitap edecek hizmetkâr bir turşu tadında olmamız kâfiydi. Bizim için tam bir trajedi olan 1915 bu andın gölgesinde bir komediye dönüşüyordu farkında olmasak da…’’ şeklinde kusan bilinen bir Ermeni yazar.

Savaş istemiyoruz diyen, barıştan yana olduğunu iddia eden, fakat hiçbir zaman Ermenilerin Güney Kafkasya’da ve Doğu Anadolu’da yaptığı soykırımlara itiraz etmeyen birisi. Çelik, Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırmasının hemen sabahı attığı tweette, Azerbaycan’ı suçladı ve aynı zamanda yalanını paylaşmayanlara da serzenişte bulunmayı unutmadı: Azerbaycan Karabağ'a değil, Ermenistan topraklarına saldırıyor arkadaşlar! Siz bu savaşa sessiz kaldıkça katilin sofrasındaki kan içicilerden bir farkınız yok gözümde.

Ama, biz sağduyulu, Ermenilerin gerçek kimliğini bilen kişilerin bu tweete verdikleri yanıtlarda gerçekleri Jaklin Çelik’in yüzüne haykırdıklarını gördük. Eğer, Jaklin Çelik azacık objektif olmasını bilseydi, o zaman Ermenilerin Azerbaycan’ın işgalden kurtardığı topraklarda ne aradığını kendisine sorar ve bu konulara asla girmezdi.

Azerbaycan Ermenistan’a saldırdı diyen diğer bir sözde yazarsa PKK yayın organında çalışan ‘‘Yeni Özgür Politika gazetesinde ve diğer marjinel sol yayınlarında sürekli Azerbaycan ve Türkiye karşıtı yazdıklarıyla seçilen gazeteci Aykan Severdir. Bu şahsı araştırdığımız zaman ta 2012 yılında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Ramin Safarov’un Azerbaycan’a iade edilmesinden sonra bu karara, bu karar üzerindense, Türkiye’ye ve Azerbaycan’a kin ve nefret kustuğunu, durmadan her iki ülkede milliyetçiliğin had safhada olmasından duyduğu rahatsızlıkla tanıyoruz. 2017 yılında Ermenistan’ı ziyaret etmişken bu ülkenin parlamentosunda temsil olunan Ezidi Kürt milletvekili Knyaz Hasanovla röportaj yapmağı marifet bilen, onun ‘‘keşke bizim de bir devletimiz olsa’’ sözlerini adeta kutsal bir arzuymuş gibi takdim eden, Ermenistan’ı Hasanov’un dilinden halkların kardeşçe yaşadığı bir ülkeymiş gibi göstermek çaba sarf eden bu sözde insan hakları savunucusu, yıllardır Belgrat’a çöreklenen sahte gazeteci, gerçekteyse PKK militanı 44 günlük Karabağ Savaşı sırasında attığı tweetlerde şunu yazıyor: ‘’TC – Azeri çete ittifakı Dağlık Karabağ’a dönük saldırıları yoğunlaştırdı, bu saldırgan tutuma karşı Ermeni halkıyla dayanışmamız şart…’’. 14 Eylül’de attığı başka bir tweetindeyse Sever Azerbaycan’a yönelik başlatılmış olan saldırıları şöyle değerlendiriyor: ‘’Soykırımcı işgalci rejimin karındaşı olan Aliev yönetimi Ermeni halkını katletmeyi sürdürüyor, dünya ise laftan ötesini etmiyor. Ukrayna’ya askere yazılma heveslisi kalpazan takımında da elbette ses yok’’.

Dahası, sözde araştırmacı yazar Hamide Yiğit’in Azerbaycan ordsusunun güya Ermeni keskinci nişancı Anuş Abetyan’a tecavüz edip daha sonra öldürmesiyle ilgili uydurduğu yalan dolu tweetini alıntılayarak ısrarla bölgede gelişen olaylarda Türkiye Cumhuriyeti devletini suçlayan, Azerbaycan’a verdiği desteği farklı yönlere çekme girişimlerinde bulunan Aykan Sever son yazısında da yine bir nefret peşinde olduğunu kanıtladı ve bu olayı Türkiye’nin tetiklediğini, Ermenilerinse bu olayda masum olduğunu savundu. 

Son olaylarda Azerbaycan’ı kalaralayanlar araında ABD’nin dış politika dergisi olarak sunulan providencemag.com isimli sitede de yazılarına yer verilen Uzay Bulut da var. Zaten bu sitede yayınlanan son yazısında Uzay Bulut Azerbaycan’a karşı kin kusarak, olayı farklı bir boyuta taşıyor, Türkiye’nin Yunanistan’a, Azerbaycan’ınsa Ermenistan’a karşı DİNSEL mobbing uyguladığını iddia etmiş

Türkiye’nin Afrin mücadelesini hedef alan, terör örgütü PYD/PKK’ya yapılan operasyonları “Türkiye Kürtlere karşı operasyon yapıyor” şeklinde okuyucularına aktaran, terörle mücadeleyi karalayarak, algı operasyonu yapan Uzay Bulut Türkiye’ye karşı ne kadar nefret ve kin doluysa, Azerbaycan’a karşı da bir o kadar kin dolu. Hatta, o denli ki, Ermenistan Kamu Radyosu Bulut’un “Modern diplomacy” sitesinde yayınlanan yazısından alıntılamalar yapıyor.

FETÖ’nün uzun süredir algı yönetimi olarak kullandığı tezleri dillendiren, cezaevlerinde bulunan teröristlere işkence yapıldığını iddia eden, terör suçundan tutuklananları yazılarında siyasi mahkûm olarak niteleyerek, terörizmi meşru göstermeye çalışan Bulut bunları dillendirirken Ermeni asıllı medya uzmanı, siyah propoganda alanında yıllarca çalışmış, Forbeswomen dergisinin yazı işleri müdürü Jackie Abramian’ın etkisi altında kalıyor. Abramian’ın etkisi altında kaldığı o kadar belli oluyor ki, onun yazdığı ‘‘Yerli Ermenilere Karşı Savaş Suçları İşledikten Bir Yıl Sonra Azerbaycan Tehdit ve İhlalleri Devam Ediyor’’ başlıklı kin ve nefret dolu yazısıyla Uzay Bulut’un yazmış olduğu Hristiyan Kültürel Mirasının İmhası başlıklı yazısında hemen hemen aynı konular işlenmiş: ‘‘Azerbaycan’ın Karabağ’a karşı başlattığı sözde saldırılara atıfta bulunarak, dünyanın Artsakh Cumhuriyeti’ni tanımasının zamanının geldiğine inandığını belirtti.

Türk gazeteci, 27 Eylül’de başlayan çatışmalara tarihsel bir bakışla başlayarak, Azerbaycan’ın, Artsakh’ın başkenti Stepanakert’teki(?!)  sözde Artsakh Cumhuriyeti’nde yaşayan Ermenileri hedef almaya başladığına dikkat çekiyor. “Çatışmalar sırasında Azerbaycan, Stepanakert dâhil olmak üzere, yerleşim yerlerini hedef almakla kalmadı, Ermeni kültür ve dini anıtlarını da hedef aldı.’’

Ermenilerin savaşla hiçbir ilgisi bulunmayan Gence, Terter, Berde Hızı gibi yerleşim yerlerini vurmasına kılını kıpırdatmayan Uzay Bulut eski Azerbaycan Washington Büyükelçisi Elin Süleymanov’un Newsweek dergisinde yayınlanmış olan Ermenistan ve Azerbaycan Arasında Kalıcı Barış Fırsatını Yakalamak isimli makalesini tweeter hesabında alıntılayarak Azerbaycan’da çokkültürlülük, farklı değer ve inançlara saygı ortamını kendince inkar ederek ‘‘Azerbaycan Ermenilere karşı nefreti teşvik ediyor ve kültürel mirası yok ediyor. Bu makale, yanlış bir şekilde, Azerbaycan'ın "çok inançlı mirasını korumak ve güçlendirmek için yorulmadan çalıştığını" iddia ediyor.’’- diye bir yorumda bulunmuştu.

Gazeteci Alin Ozinian’ın tweetini paylaşarak cihatçı yalanını Ozinian’ın uydurmalarına eklemiş olan  Uzay Bulut bu asılsız haberin yakın tarihli bir Birleşmiş Milletler raporunun yanı sıra birçok Suriyeli paralı askerin ifadeleriyle ve uluslararası medya kuruluşlarının raporlarıyla da doğrulandığını sözlerine ekledi.

Son yazısında Uzay Bulut uluslararası toplumun Türkiye'nin soykırımı inkarına tepkisinin yavaş ve etkisiz olduğunu belirtiyor ve bunun sonucunda da soykırım inkarının soykırımın devam ettiği anlamına geldiğine de kendince dikkat çekiyor. 17 Ağustos'ta Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü’nün Azerbaycan ve Türkiye hükümetlerinin Ermeni nüfusa karşı olası bir soykırıma karşı “Kızıl Bayrak Uyarısı” yayınladığına dikkat çeken Bulut daha ileri giderek Türkiye'nin bu soykırımları gururla inkar etmesinin ve Irak’ta, Suriye'de, Yunanistan’da, Ermenistan’da ve ülke içinde Süryanilere yönelik devam eden saldırıların birbiriyle bağlantılı olduğuna kendince parmak basmak istiyor. Lemkin Soykırımı Önleme Enstitüsü’nün Kızıl Bayrak uyarısına daha önce değindiğimiz için bu konuya girmeği doğru bulmuyoruz, ama Uzay Bulut’un ciddi anlamda Ermeni diasporasının etkisi kaldığını net gördüğümüzü belirtmek isteriz.

Sonuç olarak, görüldüğü üzere, Türkiye’de olayı çarpıtarak konuyu kamuoyuna sanki Azerbaycan Ermenistan’a saldırmış gibi göstermek isteyen yazar, araştırmacı ve aydın diye geçinen kesim

- Ermeni asıllılar,

- Ermeni yanlısı Batı fonlarından destek alıyorlar,

- Türkiye karşıtı güçlerle beraber faaliyet yürütüyorlar….