Birkaç gün önce İranlı Orta Asya ve Kafkasya uzmanı Vali Kaleji "Valdai" Uluslararası tartışma kulübü için bir analiz hazırladı. ‘‘İran'ın Ermenistan ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasındaki Sınır Gerginliğine İlişkin Algıları ve Endişeleri’’ başlıklı analizinde uzman İran’ın bölgedeki gelişmelerden anladıklarını bir tarafa, endişeleriniyse öbür tarafa kaydettikten sonra asıl önemli noktaya geldi: ‘‘Ancak İran'ın endişe ve kaygılarını azaltmanın yolu nedir? İran ile bölge ülkeleri arasında devam eden müzakereler, İran'ın endişelerini azaltmanın ilk adımı olabilir. İran, son Soçi zirvesinde gerçekleştirilen Ermenistan ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki sınır komisyonu görüşmelerinin sonuçları hakkında sürekli olarak bilgilendirilmelidir. Nitekim, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin iki farklı yorumundan kaçınmak için Dağlık Karabağ ateşkes anlaşmasının 9. maddesindeki muğlaklıklar da bir “tamamlayıcı anlaşma” ile çözülmelidir. Bu anlaşma, Ermenistan'ın Syunik (Zengezur) eyaletinin hangi bölgelerinin Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Nahçıvan'a erişim yolundan geçmesi gerektiği sorusuna cevap vermelidir? Bu iletişim yolunun sahibi hangi ülkedir? Bu rota askeri mi yoksa sivil mi? Yurt içi mi yurt dışı mı? Anlaşmanın tarafları, İran hükümetine, bu iletişim yolunun kurulmasının İran-Ermeni sınırı için bir tehdit oluşturmayacağı ve bu sınırdan serbest geçiş ve yolcu akışının devam edeceği konusunda da güvence vermelidir.’’ (Kaynak)

Anlayacağımız üzere, yine İran bölgedeki gelişmelerden rahatsız. Peki, bu rahatsızlığının altında nedenler ne?! Aslına bakılırsa, sayın Kaleji bu soruları yantlıyor, ama faktyoxla lab olarak bizler de konunun dışarıdan nasıl gözüktüğüne bakmak istedik.

Konuyla ilgili İran’dan bile farklı sesler yükseliyor. İran'ın eski Azerbaycan Büyükelçisi Muhsin Pakayin ve uluslararası ilişkiler uzmanı, Tahran'ın Zengezur koridorundan yararlanacağını söylüyor. Zengezur koridorunun Doğu-Batı ulaşım koridorunun bir parçası olarak görüldüğünü ve restorasyonunun İran-Ermeni sınırını etkilemeyeceğini belirtiyor.

Pakayin ayrıca çeşitli İranlı yetkililerin tutumlarına da dikkat çekti. Ayrıca Tahran'ın SSCB döneminden kalma geleneksel yolların restore edilmesine karşı olmadığını, hatta bu konuda iyimser olduğunu gösteriyor.

Pakayin, "Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri düzelir ve geleneksel yollar barışçıl kullanılırsa bölgede güvenlik artacak ve böylece İran'ın Azerbaycan ve Ermenistan ile ortak sınırlarında güvenliğin yeniden tesis edildiğine tanık olacağız" dedi.( Kaynak)

Ortadoğu Uzmanı, sıyasetbilimci Arif Keskinse İran Zengezur Koridoru’na neden tepkili? sorusunu şöyle değerlendiriyor: ‘‘İran, Zengezur Koridoru’na açıkça karşı. Bu projeyi bilinçli, iradî ve belli bir küresel plan çerçevesine ona karşı yapılmış operasyon olarak yorumluyor. Tahran’ın zihninde Zengezur, sade bir koridorun ötesine geçerek ülke sınırlarını değiştirmek isteyen kötü niyetli, geniş ve çok boyutlu uluslararası bir komployla özdeşleşmiş durumda. İran’a göre Zengezur Koridoru, Ermenistan-İran kara sınırlarını ortadan kaldıran, Tahran’ın dünyaya açılmasını engelleyen ve onun İsrail gibi düşman olarak tanımladığı ülkeler tarafından kuşatılmasına imkân sağlayan projeden başka bir şey değil.

İran açısından Zengezur Koridoru, İkinci Karabağ Savaşı sonrasında İran’ı dışlayan Kafkasya denkleminin somutlaşması anlamına geliyor. İran’a göre, koridorun açılması halinde İran’ın Azerbaycan ve Ermenistan ilişkilerindeki “ayrıcalıklı konumu”nun sarsılması, Azerbaycan’ın Nahçıvan’a ulaşmak için İran’a olan ihtiyacının azalması, İran’ın Nahçıvan dahil Azerbaycan’la olan ekonomik, siyasi ve diğer ilişkilerinin zayıflaması gibi riskler var.

Nahçıvan ve Azerbaycan arasında doğrudan bir kara yolu olmaması nedeniyle ikisi arasındaki bağlantı hep İran üzerinden sağlanıyor. Benzer durum, Türkiye’den çıkan ve Orta Asya’ya kara yoluyla giden kamyonlar için de geçerli. Koridor, bu ayrıcalıklı konumu sarsacak, transit geçişlerden alınan yüklü miktardaki paraları, daha da önemlisi stratejik önemi de azaltacaktır.

Zengezur Koridoru’nun açılmasını Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmenin bir yolu olarak da düşünen Türkiye, koridor açıldığında Ermenistan’ın Batı’ya açılan kapısı olacak. Bu da İran’ın Ermenistan pazarında ticaret yapma imkânını azaltarak Türkiye’nin Ermenistan piyasasına hâkim olma ihtimalini doğuracaktır. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi, Türkiye’nin Kafkasya’daki etkinliğini artırırken, İran’ın özellikle Azerbaycan üzerindeki nüfuzunu da azaltacaktır. İran’ın Hazar’dan Basra Körfez’ne uzanan enerji koridoru olma yönündeki bütün çabalarını boşa düşürecektir. ABD ve İsrail ile bölgesel rekabette yenilmiş olacak ve bu da nükleer gibi konularda elini zayıflatacaktır.’’(Kaynak)

Rusya’nın TASS Haber Ajansı Tahran muhabiri Nikita Smagin ‘‘Karabağ sonrası sendromu: Tahran ve Bakü arasındaki ihtilaf neden çözülmeyecek?’’ isimli yazısında İran açısından Ermenistan'ın önemine değinerek şunları yazıyordu: ‘‘Tahran, ABD'den gelen azami baskı politikası nedeniyle son yıllarda yoğunlaşan, birkaç yıldır ciddi bir uluslararası izolasyon içinde. Bu durumda İran, özellikle bu kısıtlamaların üstesinden gelmenin yollarını bulmakla ilgileniyor. Kısmi abluka altındaki Ermenistan da bu seçeneklerden biri.

Ermeni tarafı İran için değerli bir ekonomik ortaktır. 2020 yılı sonunda ülkeler arasındaki ticaret cirosu 400 milyon dolardı, bu miktar ulusal ölçekte önemsiz görünebilir. Ancak bunların 315 milyon dolarının İran'dan ihraç edilmesi önemli. Tahran, Ermenistan'a hem gıda hem de endüstriyel ürünlerin yanı sıra petrol ürünleri ve gaz sağlıyor.

Ayrıca İran ile Avrasya Ekonomik Birliği (EAEU) arasında 2018 yılında serbest ticaret bölgesi (STA) kurulmasına ilişkin bir anlaşmanın imzalanmasıyla ilgili bu alanda ayrı bir bakış açısı var. Ermenistan, Avrasya Ekonomi Birliği üyelerinden İslam Cumhuriyeti'ne sınırı olan tek devlet olmaya devam ediyor. Potansiyel olarak bu ülke, İran mallarının uluslararası pazarlara ihracatı için bir geçiş noktası olabilir.

Ayrıca Ermeni toprakları, Kuzey-Güney ulaşım koridoru için alternatif bir güzergahtır. Azerbaycan, Kafkasya'da bu projenin ana katılımcısı olmaya devam ediyor. Ancak Bakü ve Tahran arasında artan sürtüşme göz önüne alındığında, İran tarafı bu umut verici geçiş rotası için bir alternatifi kaybetmek istemeyecektir.

Azerbaycan da İran ile Ermenistan arasındaki ticaretin tamamen kesilmesiyle ilgileniyor. Halihazırda zor bir ekonomik durumda olan Tahran için bu yaklaşım kesinlikle kabul edilemez görünüyor. Bakü'nün Nahçıvan Cumhuriyeti'ne giden koridoru aşmaya ve böylece İran ile Ermenistan arasındaki sınırı kontrol etmeye hazır olduğuna dair açıklamalarının İran tarafından güçlü bir protestoya yol açması şaşırtıcı değil.

Sınırın her iki tarafındaki retorik ve askeri tatbikatların tüm acılarına rağmen, Azerbaycan ile İran arasında derinleşen çatışma her iki ülke için de büyük riskler taşıyor. Tam teşekküllü askeri operasyonlar iki ülke için de son derece olumsuz sonuçları olan kesinlikle dayanılmaz bir yüktür.’’( Kaynak)

Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ProfDrKerem Karabulut Faktyoxla Lab’a verdiği özel demeçte konuyu şöyle değerlendirdi: Zengezur koridorunun açılması Azerbaycan ve Türkiye’ye olumlu yansımaları olacak bir konu olmasının yanında; İran, Rusya, Orta Asya, Çin ve Avrupa ülkelerinin de yararınadır. Uzun dönemli düşünüldüğünde, bu koridor bölge ekonomisi ve ticaretini geliştirerek başka yolların ortaya çıkmasına da vesile olacaktır. Örneğin, Pakistan-İran-Nahcivan-Türkiye bağlantılı demiryolunu tetikleyecektir. Veya Culfa-Doğubeyazıt veya Culfa-Van gibi bağlantıların oluşmasına katkı yapabilecektir. Diğer taraftan, bölgedeki istikrar ve canlılık İran gibi bölgenin büyük ülkelerinden biri olan bir devletin menfaatinedir. Bu nedenle, İran’ın bu projeyi desteklemesi aynı zamanda kendi menfaatine olacaktır. Bölgedeki istikrarsızlık ve geri kalmışlığın veya savaş ortamının hiç bir devlete faydası olmaz.

Ortadoğu uzmanı Murad Salman II Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın zafer kazanmasının bölgenin jeopolitik dengelerinin değişimine neden olduğunu düşünüyor. Salman’a göre, bölgede yeni ittifaklar kuruldu  ve yeni jeopolitik dengeler oluştu ve şuan bile bu süreç devam ediyor. Azerbaycan’ın tekrar devlet sınırlarını ihya etmesi ve Ermenistan’ın karşısında Zengezur koridorunun açılmasını şart koşmasının bölgede özellikle İran’ın hiç hoşunas gitmediğini söyleyen ortadoğu uzmanı İran’ın Karabağ Savaşı’nın daha ilk günlerinden Ermenistan’ı desteklediğine dikkat çekti: ‘’İran savaş döneminde kendi sınırlarından Ermenistan’a teknik ve askeri desteğin sağlanmasına izin verdi. Çünkü, II  Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin ve İsrail’in Azerbaycan’a açık destek vermeleri ve özellikle ile Güney Kafkasya’da Türkiye’nin konumunun daha da güçlenmesi İran’ı kaygılandırıyor. Zengezur koridoru sadece Azerbaycanla Nahçivan arasındaki komunikasyonu değil, direk kardeş Türkiyeyle Azerbaycan arasında, dolayısıyla da Türk dünyasıyla komunikasyonu sağlayacak. Bu irtibatıysa İran kendi ulusal güvenliğine tehdit olarak algılıyor ve bu koridorun açılmaması adına açık ve gizli tüm yolları deniyor. Bunun örneğini bir süre üçün İran İsrail’i bahane edip Azerbaycan sınırlarında askeri tatbikat yapma girişiminde bile bulundu. Fakat, İran’ın bu konuda gözden kaçırdığı bir önemli husus var: bu koridorun açılmasını sadece Azerbaycan ve Türkiye değil, aynı zamanda ABD ve Avrupa ülkeleri de istiyor. İran’ın Zengezur Koridoru’nun açılmasına karşı olmasına birkaç neden var.

Bunlarsa aşağıdaki hususlardır:

1.İran’da 40 milyon Azerbaycan Türkü yaşayır ve bu Koridor Türk dünyasıyla irtibatı tekrar ihya edecek. Aynı zamanda, İran’da nüfusun hemen hemen yüzde ellisi Türklerdir. Zengezur Koridoruysa Türkiye ve Azerbaycan’ı Türk dünyasyla birlşetirecek. Bu durumsa bölgede Türklük eğilimlerini körükleyecektir. İransa bunu kendisi için tehlike olarak görüyor.

2.Zengezur Koridoru bölgede Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın üstünlüğünü artıracak ve bölgede İran’ın etki alanının azalmasına neden olacaq. İran bu koridor aracılığıyla Azerbaycan ve Türkiye’nin bölgedeki politik ve ekonomik artmasından endişeli.

3. Tarih süresince Ermenistan’ı destekleyen İran Ermenistan’ın yenilgisini kabullenmek istemiyor ve çeşitli yollarla ona yeniden destek olmak için uğraşıyor. II Karabağ Savaşı sırasında da biz bir daha İran’ın her türlü Ermenistan’ı desteklediğini gördük. Ermenistan’ın Azerbaycan’ın sivil yerleşim yerlerini ve sivil halkı bombalaması sırasında İran’ın buna hiç tepki vermemesi de bunun en önemli kanıtı.

4.Zengezur Koridoru bölge ülkerininin hayat tarzının yükselmesine neden olacaktır, bu durumsa haliyle abluka altında olan İran’da iç karışıklıkların başlamasına neden olacaktır. İran da biliyoruz insanları zorla bir arda tutuyor. İran’ın bölgede ve dünyada yürüttüğü politikalar yüzünden kendisine yaptırımlar uygulanıyor ve bu da nüfusun ekonomik durumunu etkiliyor. Tabii ki, bu koridorun bölge halkları için getirileri çok olacak. İran da bunu istemiyor.

5.İran Zengezur Koridoru yüzünden Ermenistanla direk kuru bağlantısını kaybedeceğini düşünüyor. Ne de olsa, zira Ermenistan İran için dünyaya en güvenli çıkış noktası.

6.İran Türkiye aracılığıyla NATO’nun bölgeye gelmesinden çok korkuyor. Zira,  Türkiye NATO’da ikinci en güçlü ülke. Ve Türkiye’nin ve dolayısıyla NATO’nun bölgede aktifleşmesinden çok rahatsız.

 Tüm bunlar, İran’ın bu koridora karşı olma nedenleri. Fakat yukarıda da söylediğim gibi artık bölgede yeni bir süreç başlıyor ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev’in de defalarca söylediği gibi bu koridor eninde sonunda açılacak. Eğer açılmazsa bile Azerbaycan tekrar demir yumrukla bu koridorun açılmasını sağlayacaktır.’’

Araştırmacı yazar; ANKA Der Başkanı Dr.Derya Akdemır Faktyoxla Lab'a İran'ın Zengezur Koridoru'na yaklaşımını şöyle değerlendirdi: Aslına bakılırsa, İran da konunun ciddiyetinin farkında. Bu konunun nerelere varabileceğini gayet iyi görüyor. Tek istediği hangi yolla olursa olsun, gidişata engel olmak.

Eğer öyle yapmazsa, yıllarca Ermenistan benim dışarıya açılan kapımdır diye oluşturduğu imajını hem kendi halkınıın, hem de Ermenistan'ın gözünde yok edecek. Aynı zamanda bölgede yeniden dagıtılan kartların içinde hem Azerbaycan sınırında, hem de Ermenistan sınırında bulunan ekonomik pazarların elinden çıkması riski de var. İran da yukarıda da belirttiğimiz gibi bunun farkında, aynı zamanda Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın bölgede nasıl kararlı davrandığını da görüyor, ama ara ara böyle yoklamalar çekmeden de duramıyor. İran'ın adımları ve alternatif yoları denemeye kalkışması, sayın Kaleji'nin söylediği gibi Zengezur Koridoru yerine deniz yollarına üstünlük vermesi, tüm bunlar İran'ın aslında bölgedeki gelişmelerden ne kadar rahatsız olduğunun kanıtı. İstedikleri yolu denesinler, eninde sonunda bu Koridor gerçekleşecek, zira bu yola hem Türkiye'nin, hem Azerbaycan'ın, hem de Türk dünyasının ihtiyacı var.''

Görüldüğü üzere, İran’ın Zengezur Koridoru konusunda algıları, ya da endişeleri farklı boyutlarda olabilir, ama genel anlamda bu algı ve endişeler Koridor’un bölge ülkelerinin, özellikle de Türkiye ve Azerbaycan’ın çıkarlarına uygun oluşturulmasına bir engel teşkil etmeyecek. Komşular kendi aralarında algı ve endişeleri bir kenara bırakıp el birliğiyle bölgenin kalkınması için çalışırlarsa, bundan herkes karlı çıkacaktır.