İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog 9 Mart’ta Türkiye’yi ziyaret etti. Herzog’un Türkiye ziyaretinde, iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi için atılabilecek adımlar ele alındı. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, 2008'den bu yana Türkiye'yi ziyaret eden ilk İsrailli lider oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 Şubat'ta Ukrayna'ya hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, Herzog'un mart ayının ortalarında Türkiye'yi ziyaret edeceğini belirtmişti. Herzog'un 9-10 Mart'taki ziyareti sırasında ikili ilişkiler tüm boyutlarıyla gözden geçirildi. 

Eşi Michal Herzog ile Ankara'ya resmi ziyaret gerçekleştiren Herzog, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde devlet töreniyle karşılandı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi.

İsrail Başbakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ofisleri koordinasyonunda düzenlendiği belirtilen ziyaret sırasında iki lider, İsrail-Türkiye ilişkileri, iki devlet ve halkları arasında çeşitli alanlarda iş birliğini genişletme potansiyeli de dahil olmak üzere çeşitli ikili konuları görüştü. 

Faktyoxla Lab. olarak Türkiye İsrail arasında mevcut olan ikili halini ve gelecekteki perspektivlerini araştırdık.

Uzmanlar görüşmelerde Türkiye ile İsrail arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi için atılabilecek adımların ele alındığının altını çizerken, güncel, bölgesel ve uluslararası meselelerle ilgili fikir alışverişinde bulunulduğunu, bunun da bölgeye üç ülkenin: Azerbaycan, Türkiye ve İsrail ilişkilerinin güçlenmesiyle huzuru, barışı ve istikrarı getireceğini söylüyorlar. Örneğin, doktorasını İsrail siyaseti ve dış politikası üzerine yapan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nden Dr. Remzi Çetin Faktyoxla Lab’a verdiği özel demeçte İsrail Cumhubaşkanı Yitzhak Herzog’un Türkiye ziyaretini değerlendirirken, konuyu genişlemesine ele almadan önce, bu ziyaretin gerçekleşmesinin en önemli sağlayıcılarından birinin hiç kuşkusuz Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev olduğuna dikkat çekti.

Özellikle sayın İlham Aliyev’in bu konuda Türkiye’yi teşvik edici davranmasını gözardı etmemiz gerektiğine dikkat çeken Remzi Çetin II Karabağ Savaşı’nda İsrail’in Azerbaycan’a her açıdan, gerek askeri, gerek teknolojik, gerekse de istihbari açıdan destek olduğunu vurguladı. Siyasetbilimciye göre, bu savaş öncesinde de böyleydi ve Ankara da II Karabağ Savaşı sırasında İsraillilerin Azerbaycanlı kardeşlerimize desteğine tanık olmuş oldu: ‘‘Tabii ki, sayın Aliyev Türkiye’nin ve İsrail’in bu bölgede daha fazla sürtüşmesini istemiyor. Zira, bu sürtüşme haliyle Azerbaycan’a zarar veriyor. İran’a ve Ermenistan’a karşı Türkiye ve İsrail ne kadar çok Azerbaycan’ın yanında olursa, bu Azerbaycan’ın daha çok yararına olacaktır. Eğer İsrail Cumhurbaşkanı iki günlük Ankara’ya geldiyse ve Ankara’ya yıllar sonra bir ziyaret İsrail tarafından gerçekleştirildiyse, bunun en önemli sağlayıcılarından birinin İlham Aliyev olduğunu tekrardan vurgulayalım. İkinci husus her iki ülkenin istihbarat birimlerinin MOSSADin ve MİT’in Türkiye İsrail ilişkilerinin normalleşmesi yönünde ciddi adımlar atmasıdır. Biliyorsunuz, en son 2007 yılında Şimon Peres Ankara’ya ziyaret gerçekleştirmiş ve TBMM’de konuşma yapmıştı. Yaklaşık 15 yıldır hemen hemen hiçbir İsrailli Cumhurbaşkanı Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirmedi. Bu açıdan bu ziyaret oldukça önemli. Ayrıca, bölgede oluşabilecek yeni dengeler açısından da bu ziyaretin önemine değine biliriz. Körfez Ortadoğusu’nda, özellikle BAE’den, Abu Dabi yönetiminden doğan yeni Ortadoğu sürecinin daha da genişlemesi Türkiye İsrail ilişkilerinin normalleşmesine katkısının yeni Ortadoğu’nun bir habercisidir. Bunu daha fazla bekletemezlerdi. Türkiye ve İsrail elbette tatlı rekabet  halinde olan ülkelerdir. Bazı noktalarda Türkiye’nin İsrail’den, İsrai’in de Türkiye’den beklentileri vardır ki, Erdogan Herzoq görüşmesi beklenenden daha uzun sürdü haliyle. Bu da şu demektir: gerçekten de orda önemli başlıklar ele alındı, müzakere edildi. Biz gerçekten yapılan görüşmeyi önemli görüyoruz, bunu sadece Türkiye İsrail ilişkileri açısından önemli görmüyoruz, aynı zamanda bölgede barışın ve istikrarın sağlanması ve oluşturulmaya çalışılan yeni Ortadoğu perspektifi açısından da önemli görüyoruz. Ve dikkat ederseniz, İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog’un Ankara’ya bu dönüm noktasındaki ziyareti Rusya’nın Ukrayna işgalinin gölgesinde gerçekleşmiştir ki, bu da çok önemli bir husustur.

Sadece bunu düşündüğümüzde bile bunun ne kadar önemli bir ziyaret olduğunu söyleye biliriz. Türkiye’nin kuzeyinde bir işgal girişimi var, aşağıda da Suriye’den dolayı bir belirsizlik hakim, dolayısıyle Türkiye kuzeyden ve güneyden tehditle sarılmış durumda. Bu durumda Türkiye’nin herkesten ve herşeyden daha çok normalleşmeye ihtiyacı var. Bu noktada Azerbaycan’ın da desteği çok önemli. Zaten biliyorsunuz, sayın İlham Aliyev de Türkiye’de. Aynı zamanda Türkiye Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya’da ağırladı. Bunlar önemli hususlar. Ve Türkiye’ye aynı anda çok sayıda siyasal aktörlerin gelmesi Türk dış politikasının hanesine artı olarak yazılıyor. Bizim İsraille ilişkilerimizin düzelmesi Azerbaycan’ın da elini hafifletiyor. Çünkü biliyorsunuz Karabağ savaşı sırasında İran Erivan’a destekte bulunmuştu. Rusya’nın Ermenistan’a desteklerinden bahs etmek dahi istemiyorum. Ama tüm bunlara rağmen sayın Aliyev hem Moskovayla, hem Ankarayla, hem Londrayla ve Washingtonla da görüşebildi, herkes bölgedeki durumu istişare etti. Bu açıdan baktığımızda bir ‘’oh’’ çekerek rahatlayan tek ülke Azerbaycan olduğunu yinelemeliyiz. Ama bundan sonra oldukça tedbirli olmakta fayda var, dikkat ederseniz, Türkiye İsrail ilişkileri 2009 yılındaki Davos zirvesi krizi ve 2010 yılındaki Mavi Marmara kriziyle inişli çıkışlı oldu. Sürekli olarak bir yaklaşıp bir uzaklaşma süreci yaşandı. Artık olayın bir istikrara kavuşması şart, çünkü Ortadoğu’dan gelen bir değişim dalgasının içinde Bahreyn ve BAE ile barış anlaşması imzalayan, normalleşmeyi hedefleyen bir İsrail’den bahsediyoruz. Hatta Suudi Arabistanla İran’ın bile görüşmeler yapabileceği bir dönem var karşımızda. Böyle bir ortamda elbette Türkiye İsraille de görüşebilir, Suriyeyle de, Mısırla da. Bu kaçınılmaz bir durum. Artık 2020 yılında imzalanan İbrahim  anlaşmalarına istinaden gelinen yeni dönemin Azerbaycan açısından öneminin büyük olduğunu biliyoruz. Ve bundan sonra Türkiye İsrail yakınlaşmasında önemli misyon üstlenen Azerbaycan’ın yine aynı şekilde ciddi bir misyon üstleneceğinden eminim. Asıl mücadele, asıl sınav bundan sonra başlıyor. O yüzden sadece Türkiye ve İsrail’in üzerine değil, Azerbaycan’ın da üzerine büyük bir yük düşmekte. Bunu da layığınca yerine getireceğine inanıyorum.’’

Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener de Faktyoxla Lab.’a verdiği özel demeçte İsrail Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyaretini oldukça önemli bulduğunu söyledi. Akyener, bu ziyaretin bölgesel konjektür çerçevesinde önemine ayrıca değinmek gerekli olduğuna da dikkat çekti. TESPAM başkanına göre, gerek Yunanistan’ın, gerek Güney Kıbrıs’ın, gerekse de Türkiye’nin İsrail Cumhurbaşkanı’nca ziyaret edilmesi dünya bu kadar karışıkken, dünyada savaşlar ve krizler yaşanırken, sonuçlar ne olursa olsun, oldukça güzel bir gelişme ve Doğu Akdeniz coğrafyasına barışın gelmesine vesile olacak: ‘‘Biliyorsunuz, Türkiye’nin kuzeyinde büyük olaylar yaşanıyor. Doğu Akdeniz’e de huzurun ve barışın temin edilmesi açısından yapılması gereken çok iş var. İşte bu bağlamda Türkiye’nin bölgede işbirliği yapabileceği yegane ülke İsrail. Öte taraftan İsrail’in de bölgede müteffiklik edebileceği, güvene bileceği tek ülke yine Türkiye. Diğer taraftan İsrail şuan Birleşik Arap Emirlikleriyle, Mısırla, Suudi Arabistanla ilişkilerini normalleştirme sürecine başlıyor, ama bunların hiç birisi sürdürülebilir ilişkiler değil. Olur da bu ülkelerden her hangi birisinde bir iktidar değişikliği olursa, İsrail’i tekrardan hain diye kabul ederler. İşte bu sebepten de İsrail için de Türkiye önemli bir müttefik bölgede. Zaten NATO üyesi olması da bu bağlamda bu tezi destekliyor. Öte yandan, bölgede Doğu Akdeniz’de Gaz Forumu gibi forumlar düzenleniyordu. Bu forumlar kapsamında Türkiye’ye karşı bir cephe oluşturulmuştu. Burdaysa asıl amacın Türkiye’ni bölgede yalnızlaştırılmak istenmesi olduğunu hepimiz biliyoruz. İsrail’in ilişkileri düzeltmek adına bu girişimi Türkiye’ye karşı uygulanan bölgede yalnızlaştırma politikalarının sona ermesi anlamına gelmektedir. Bölgede mevcut olan gaz stoklarının piyasaya sürülmesi sürecinde de yine en önemli pazarlayıcı Türkiye ve en önemli pazarlayıcının şartları göz önünde bulundurularak hareket edilecektir. Ayrıca, bölgedeki ihtilaf konusu olan Kıbrıs konusunda da eminim ki, Türkiye İsrail’i yanına alacaktır.’’

Tanınmış İsrailli siyaset bilimci, uluslararası hukuk uzmanı Mikhail Finkel, Türkiye-İsrail ilişkilerinin 1news.az'a normalleştirilmesi süreci hakkında yorumda bulundu: “Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler geleneksel olarak çok iyi. Stratejik ortaklık, harika bir iş ilişkileri mevcuttu ve bu asla bocalamadı."

Uzman, ikili ilişkilerin Mavi Marmara olayının gölgesinde kaldığını hatırlattı. “Bu olay İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkileri büyük ölçüde kötüleştirdi, bir soğuma dönemi başladı. Ancak bu arka plana karşı ikili ticaretin sürekli arttığını söylemek istiyorum. İsrailli ve Türk işadamları sürekli birbirleriyle çalıştı ve bugün ticaret cirosu yılda ortalama 5 milyar dolar” dedi.

Bugün durum düzeliyor, Türkiye Cumhurbaşkanı İsrail Cumhurbaşkanı'nı aradı, düzenli telefon görüşmeleri var. Bunun üzerine yorum yapan siyaset bilimci şunları söyledi: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrailli doktorlardan tıbbi tavsiye aldığı bilgisi de ısınmaya tanıklık ediyor. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin gelişeceğine inanmak istiyorum. Çünkü geleneksel olarak Türkiye ve Türkler İsrail'e çok iyi davrandılar. Bu bağlamda, 15. yüzyılda İspanyol hükümdarları Isabella ve Ferdinand'ın 1492'de Hıristiyanlığı zorla kabul etmedikleri için Yahudileri İspanya'dan kovmalarından sonra ve Holokost sırasında Türklerin Yahudilere yardım ettiğini hatırlıyoruz. Türkiye'de hiçbir zaman Yahudi soykırımı ya da tehciri yaşanmadı. Genel olarak Türkiye güzel bir ülke, paylaşacak hiçbir şeyimiz yok ve ilişkilerimiz çok iyi olmalı. Evet, gemiyle ilgili bir olay oldu, ilişkilerde pürüzler vardı ama bana öyle geliyor ki artık her şey düzelme yolunda.”   

İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile biraraya geldi. Bunun öncesinde İsrail ile Türkiye arasındaki soğuk ilişkilerin yaşandığı bir dönem olduğu ve buna siyasi söylemlerin neden olduğu hiçkimseye sır değil. Şimdi, mevcut bilgilere göre, İsrail Devlet Başkanı'nın Türkiye ziyareti tam olarak bu hedefi izlediğinden, ilişkilerin yeniden kurulacağına dair umut, biraz temkinli bir iyimserlik var: iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi oldukça önemli.’’

İsrailli siyaset bilimci ve gazeteci Roman Gurevich bunu Minval.az ile yaptığı röportajda söyledi.

Siyaset bilimcinin de belirttiği gibi, Yahudi halkı hep iki halk arasındaki tarihi bağların güçlü olduğunu hatırlıyor. Gurevich’e göre, Yahudiler örneğin 1492'de İspanya'dan kovulduktan sonra Osmanlı Padişahı II. Beyazıt'ın İsrail oğullarını kurtarmak için savaş donanmasını gönderdiğini hatırlıyorlar. Ayrıca İsrailli siyaset bilimci, Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu'nun tüm şehir ve bölgelerine yerleşmesine izin veren ve onlara "tam lehte muamele" sağlayan bir kararname çıkardığını da ekliyor. İsrail'de de takdir edilen, Fransa'daki II. Dünya Savaşı sırasında Türk diplomatların birçok Yahudiyi Nazilerden kurtarıp Türkiye'ye taşıması:

"Bu nedenle halklarımız arasındaki tarihi bağların herhangi bir anlık dönüşten daha güçlü olduğunu ve Yitzhak Herzog'un ziyaretinin bu ilişkilerin normalleşmesinde önemli bir adım olacağını güvenle söyleyebilirim. Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog uluslararası bir lider ve İsrail'in önemli ortaklarıyla ilişkileri yakınlaştırmayı ve istikrara kavuşturmayı hedefliyor. İsrail'in önemli ortaklarından bahsederken Azerbaycan'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirmek için önemli çabalar sarf eden kuşkusuz Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'di.

Üç ülke: İsrail, Azerbaycan ve Türkiye bölgemizde istikrar ve refah yaratmanın temeli olabilir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın da 10 Mart'ta Türkiye'ye gelmesi tesadüf değil ve bu liderler arasında uzun süredir devam eden bir karşılıklı sempati olduğu için devlet başkanlarının bir araya geleceğini göz ardı etmiyorum. Örneğin, İsrail'in şu anki cumhurbaşkanının, Yahudi ajansı Sokhnut'un başkanıyken İlham Aliyev ile bir görüşme planladığını ancak koronavirüs pandemisi bu görüşmeyi engellediğini hatırlıyoruz. Nispeten yakın zamanda, Yitzhak Herzog'un İlham Aliyev'i doğum gününde sıcak bir şekilde tebrik ettiğini ve cumhurbaşkanımızın annesi öldüğünde sayın Aliyev’in en içten taziyelerini dile getirdiğini hatırlıyoruz. Bunlar kişisel, ancak liderlerin iletişiminde önemli anlar. ”Siyasete gelince, Gurevich'e göre, üç devletin birliği: Azerbaycan, Türkiye ve İsrail, bu ülkelerin her biri tüm bölge ve dünya için son derece önemlidir. Gurevich demecini "Bu olaya - İsrail Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ziyaretine ve ihlal edilen ilişkileri yeniden kurma arzusuna - çok olumlu bakıyorum" – diye sonlandırdı.

Görüldüğü üzere, uzmanların da söylediği gibi her kes İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un ziyaretinin Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da dile getirdiği "Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası" olacağına inanıyor. Tabii, burda iki ülke arasında ilişkilerin yoluna girmesinde büyük bir misyon üstlenen Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev’in ve Azerbaycan yönetiminin üzerinde tarihi bir misyon var ve Azerbaycan da bu misyonunu eminiz ki, alnının akıyla icra edecektir.