İran yanlısı Kudüs TV’de kanalın genel yayın yönetmeni Nurettin Şirin’in hazırlayıp sunduğu Üçüncü göz programına konuk olan Birinci Karabağ savaşında Azerbaycan topraklarını sözde Ermenilerden  savunmak için bu ülkeye giden İranlı emekli General Mansur Hakikatpur İran-Azerbaycan-Ermenistan ekseninde son zamanlarda kasıtlı olarak ortaya atılan iddialara cevap verdi. Ortaya atılan iddialara cevap vermek yerine tehditkar bir şekilde Azerbaycan’ın üzerine giden Hakikatpur kimi zaman haddini aşarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev’i suçladı. Kendisi ortada bir delil olmamasına rağmen, Azerbaycan’ı suçlarken İranlı general bazı konulara asla ve asla girmedi, hatta o konuların adını dahi anmadı. Tam tersi daha önceleri de yaptığı gibi, örneğin Fars Haber Ajansı’na verdiği demeçte sarf ettiği cümleler gibi: ‘’Azerbaycan hükümeti İran sınırı yakınlarına Siyonist, Selefi ve Vahhabi güçleri konuşlandırıyor. Sayın Aliyev'in İran İslam Cumhuriyeti'nin nezaketine ve sevgisine karşı nankörlüğü ve minnetini ifade edememesi şaşırtıcı ve üzücü.’’  cümleler sarf ederken, garip bir şekilde Azerbaycan’ı suçladı: ‘’ Biz, tüm siyasi, kültürel ve savunma kapasitemizi geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan’ın hizmetine sunduk. Diğer taraftan biz Ermenistan ile komşuyuz. Onlarla normal siyasi, kültürel, ticari ilişkilerimiz var. Bize karşı Ermenistan’ın uygunsuz bir hareketini görmedik. Fakat Azerbaycan’ın orta ve alt tabakasından bize karşı kendilerine yakışmayan hareketlere şahit olduk. Biz, Azerilerin nankörlüğünden dolayı üzgünüz.’’ kaynak

Faktyoxla Lab. olarak İran yanlısı Kudüs TV ekranlarından Azerbaycan’ı suçlayan İranlı emekli General Mansur Hakikatpur’un suçlamalarının ne kadar doğru olup olmadığını okurlarımız için araştırdık.

Öncelikle, araştırmalarımız zamanı SEPAH generallerinden olan Mansur Hakikatpur’un I Karabağ Savaşı’nda  Azerbaycan askeri birliklerine giderek Azerbaycan'a ait askeri karakolların yerlerini tespit ettiği, teyit ettiği bilgileri gizlice Ermenilere ilettiğini öğrendiğimizi belirtmemiz gerekir. 1994 yılında Azerbaycan Milli Güvenlik Bakanlığı'nda hakkında ceza davası açılan Hakikatpur’un bu nedenle yıllardır Azerbaycan'a gelemediğini de teyit ettik. Çünkü gelirse tutuklanacak. O zamanlar İran’dan olan bir ekibin Bakü'nün "8. kilometre" diye bilinen bölgesinde büyük bir üssü vardı ve oradan günün belirli saatlerinde şifreli radyo vericiler aracılığıyla Tahran’a ve Erivan’a bilgi akışı sağlanmaktaydı. Bu işin ve bu grubun başındaysa SEPAH generali Hakikatpur vardı.

O dönemde onunla çalışan kişilerin açıklamaları da var, birçok gerekçeler de toplandı. Tutuklananlar  arasında Nardaran da dahil olmak üzere Azerbaycan'ın çeşitli bazı bölgelerinden olan insanların mevcudiyeti de tespit edilmiş durumda. Onları bir kısmı hatta askeri ve istihbari eğitim görmek amacıyla Hakikatpur’un emirleri dogrultusunda İran'a da götürülmüştü. Hakikatpur'un grubu onları İran'da eğittiğinde Ermenilerin de bu eğitimlere katıldığını da itiraf ediyor. Tatbikatlar, Azerbaycan'a karşı provokasyonların yürütülmesinden ibaretti. kaynak

Bilindiği üzere son zamanlarda İran İslam Cumhuriyeti İslam Konseyi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda İran'ın Erdebil eyaletinin valisi olan Mansur Hakikatpur’u yıllardır Azerbaycan Cumhuriyeti'nin dış politikasına, laik devlet modeline, devlet adamlarına, Ermenistan’ın saldırgan tutumuna karşın, sorunun çözümünde sergilediği yapıcı tutuma yönelik agressif konuşmalarıyla tanıyoruz. Azerbaycan'ın ABD ve İsraille olan stratejik ilişkilerine yönelik propagandanın oluşturulması, "ülkede Müslüman din adamlarına yönelik zulmün artması"yla ilgili yalan haber içeriklerinin yayılması, aynı zamanda Bakü'de düzenlenen "Eurovision" şarkı yarışmasına karşı olumsuz imajın yaratlması, bunlar hepsi Mansur Hakikatpur’un ‘’zekası’’nın ürünü. kaynak  

İran’ın tüm siyasi, kültürel ve savunma kapasitesini geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan’ın hizmetine sunduklarını iddia eden Mansur Hakikatpur, aynı zamanda 2015 yılında Nardaran kasabasında  polisle yaşanan silahlı çatışmanın ardından bu yerleşim biriminde yaşayan insanlar faal olmaya, sokaklara dökülmeye çağırdığını da asla unutmadık. O dönemde Virtualaz.org web sitesi, İran makamlarının  güdümünde iran.ru ajansının bu konuda bilgi yayınladığını haber olarak geçmişti. M. Hakıkatpur Azerbaycan yetkililerinin bölgedeki diktatörlerin kaderinden ders almalı olduğunu dile getirmişti. O, Azerbaycan'ın bir yandan "eşcinsellere özgürlük verdiğini, diğer yandan da Şiilere şiddet uyguladığını söylerken bu tür eylemlerin kötü sonuçlar doğuracağını da vurgulamıştı.

Çok kardeşçe ve dostane bir yaklaşım değil mi?! Ayrıca, Mansur Hakikatpur Kudüs tv’ye verdiği demeçte sık sık Cumhurbaşkanı Askeri Danışmanı sıfatıyla Azerbaycan’da bulunduğundan bahsediyor.     

Haydar Aliyev'in cumhurbaşkanlığı döneminde devlet danışmanı pozisyonunda bulunmuş olan Gabil Huseynli "Baku-Haber" e verdiği demeçte zamanında Hakikatpur’un Ermeni basınına söyledikleriyle ilgili Ermeni basınının bazı fikirleri çarpıtmasının mümkünlüğünü demişti. Ama Kudüs TV’de de aynı fikirleri dile getirdiğine göre, demek ki, Hakikatpur o zaman Ermeni basınına da aynı şeyleri söylemişti. Araştırmalarımız zamanı bahsi geçen panorama.am sitesinde yayınlanmış olan haberi de dikkatle inceledik. Evet, haberde özellikle Karabağ savaşı konusuna değinen Mansur Hakikatpur şunları söylemişti: “Savaş yıllarında Azerbaycan'ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in özel danışmanıydım. Haydar Aliyev'in bir askeri geçit töreninde bana Azerbaycan'ın onur nişanı vermek istediğini söylediğini bile hatırlıyorum.” kaynak 

Bir de tekrar tekrar sayın Gabil Hüseylinin söylediklerine dönelim: ‘’ O dönemde Azerbaycan’da Devlet Müsteşarlığı Enstitüsü faaliyet gösteriyordu. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı'nın çeşitli alanları denetleyen danışmanları vardı. O zamanlar ülke başkanının askeri danışmanı Tümgeneral Nurettin Sadikhov'du. Çok profesyonel bir askerdi. Haydar Aliyev gibi profesyonel bir siyasetçi, yabancı bir vatandaşı askeri danışman olarak atamaz, asla böyle bir hatayı yapmazdı.’’

İran'ın Azerbaycan’a askeri yardım sağlamasıyla ilgili konuşurken, bunun gibi çok az vaka oldu. Hüseynli konuyla ilgili bir kıyaslama yaparsak, İran'ın Ermenistan'a bu tür yardımları daha çok yaptığını ve bugün de yapmaya devam ettiğini göreceğimizi demecinde dile getirdi: ‘‘Bir keresinde Haydar Aliyev ile cepheye gittiğimizde bizden biraz uzağa bir top mermisi düştü ama patlamadı. Mermi etkisiz hale getirildikten sonra İran yapımı olduğu anlaşıldı. Haydar Aliyev İran'a yaptığı bir ziyarette o mermiyi ispat için dönemin cumhurbaşkanı Rafsancani'ye gösterdi.’’ kaynak

Hakikatpur yıllardır hep bir olayı anlatır durur. Kudüs tv de Allah var, bay Hakikatpur’un geçen yıl da aynı şeyi söylediğini dikkate alarak, çevirisinde onun anlattıklarını dipnot olarak düşmüş. Anlattığı konu da şudur: Ben İran parlamentosunda güvenlik komisyon başkan yardımcıydım. İran nükleer Araştırma Merkezi'nin bulunduğu Natanz'da bir İHA'yı bizim hava savunmamız düşürdü. Bu Helmis türü bir İHA idi. İran İslami Şura Meclisi beni bu konuyu incelemekle görevlendirdi. İlgili askeri komutanları çağırdım. Ellerindeki bütün bilgileri getirdiler. Bu olaydan tam yarım saat önce bir İHA'nın Azerbaycan topraklarından kalkıp Natanz'a doğru geldiğini kaydetmişler. Sonunda Bu İHA'nın Azerbaycan’dan kalkıp Natanz'a geldiğinden hiç şüphe kalmamıştı. Nokta olarak bunu tespit ettik. Hangi üstten kalktığını da biliyoruz.’’

2014 yılında da Hakikatpur basına verdiği demeçte "İran Parlamentosu, İsrail uçağının kendi topraklarından çıkmasına izin veren ülkeyi cezalandırmak için bir tedbir paketi hazırlıyor." – demişti.

2014 yılından bu yana canı sıkıldıkça, aklına estikçe aynı sözleri tekrarlayan İranlı yetkiliye bu iddianın daha ortaya atıldığı ilk günlerde Azerbaycan Savunma Bakanlığı tarafından derhal yalanlandığını hatırlatmak isteriz. Azerbaycan Savunma Bakanlığı konuyla ilgili şunları demişti: "Bu tip insansız hava araçları Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerinde bulunmamaktadır. Bu kışkırtıcı bilgileri reddediyor ve yayılan bilgileri komşularımızla ilişkileri bozma girişimi olarak değerlendirdiğimizi belirtiyoruz."

SEPAH generalinin yaşından, başından utanmadan yalan söylediği diğer bir önem konuysa ‘‘kendisinin savaş meydanında Azerbaycanlı aziz kardeşlerine yardım etmek’’ amacıyla Ruşen Cevadov’a silah ve mayınlar teslim etmesidir. Hakikatpur daha sonra ekliyor: ‘‘Bu silah ve mayınların hepsi Azerbaycan’a hediye olarak verildi. Yani bunlara karşılık para alınmadı.’’

Amma bay Mansur bu demecinden daha bir süre önce İran’ın azarinha.org sitesine verdiği demeçteyse ‘‘İran, Karabağ savaşında Azerbaycan'a mühimmat dolu bir uçak verdi / Bakü, Karabağ savaşındaki silahlar için İran'a 30 milyon dolar borçlu’’ – diye bizlere göz dağı vermekten çekinmiyordu. kaynak

Cumhurbaşkanı eski devlet danışmanı Gabil Huseynli aslında bu konuyu da çok güzel analiz ediyor: ‘’Devletler arasında silah ticaretinin olduğu doğrudur. Para bile peşinen alınıyor. Bay Hakikatpur'un o sırada Rovşan Cavadov'a silah sattığını ve parayı alamadığını anlıyorum. Ve şimdi onun için bağırıp çağırıyor. Muhtemelen kendisi silah tüccarı." kaynak

Sonuç olarak şunu görmekteyiz:

-İran yanlısı Kudüs TV’de kanalın genel yayın yönetmeni Nurettin Şirin’in hazırlayıp sunduğu Üçüncü göz programına konuk olan Birinci Karabağ savaşında Azerbaycan topraklarını sözde Ermenilerden  savunmak için bu ülkeye giden İranlı emekli General Mansur Hakikatpur’un bu porgramda anlattıkları yalan ve düzmeceden başka bir şey değildir,

-  SEPAH generalinin Cumhurbaşkanı Askeri Danışmanı sıfatıyla Azerbaycan’da bulunması iddiaları da tamamen yalandan ibarettir,

-  Mansur Hakikatpur I Karabağ Savaşı’nda  Azerbaycan askeri birliklerine giderek Azerbaycan'a ait askeri karakolların yerlerini tespit etmesi, teyit ettiği bilgileri gizlice Ermenilere iletmesi üzerine hakkında çıkarılan tutuklama kararının kuyruk acısını yaşıyor,

- Hakikatpur’un, Azerbaycan’a her türlü yardımı ettiklerini dile getirirken, Azerbaycan’da oluşturduğu "Celal" casus grubuyla ilgili hiç konuşmaması da ayrıca manidar.