Geçtiğimiz günlerde akunq.net sitesinde The Guardian'ın 2020 yılında hayatını kaybeden tanınmış Yazarı Ortadoğu Uzmanı Robert Fisk'in Ermeni soykırımının canlı kanıtı isimli makalesi yayınlandı. “BD Türkiye’nin 1915’te 1,5 milyon Ermeni’yi katletmesinin soykırım olduğunu inkar etmek istiyor. Ancak kanıtlar orada, Beyrut yakınındaki bir tepede yer alan yetimhanede duruyor.” - diye başlayan makalede ''Ucuz betondan yapılma bir dikdörtgenle işaretlenmiş, sarı yaban zambakları ile donatılmış küçücük bir mezar''ın içinde yatanların ''1915 büyük soykırımının'' Ermeni yetimleri olduğu iddia ediliyor. Bunun dışında Fisk, "Şimdi ABD Kongresi'nin 1,5 milyon Ermeni'nin Osmanlı Türklerince katledilmesini soykırım olarak tanımasını engellemek için kampanya yapan Barack Obama ve bükülgen Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Lübnan'da bu tepedeki köye gelerek başlarını utançla eğmeli" ifadelerini kullandı.
"1915 soykırımının mimarlarından biri" olarak ilan ettiği Cemal Paşa ile Halide Edip Adıvar'ın söz konusu yetimhaneyi "yönetmeye yardımcı olduğunu" da yazan Fisk, daha önce Katolik bir okul olan yetimhaneye ilişkin bir papaza atfen "Ermeni yetimleri, İslamlaştırıldı, sünnet edildi ve Arap veya Türk isimleri verildi" dediği yazısında çocuklara şiddet uygulandığı iddiasına da yer verdi.
Biz de Faktyoxla Lab. (Teyit Laboratuvarı) olarak Robert Fisk'in iddialarının ne kadar doğru olmadığını okurlarımız için araştırdık.
Öncelikle, bahsi geçen makalenin bundan 15 sene önce, 7 Mart 2010 yılında İngiltere'nin İndependent gazetesinde ''Robert Fisk: Living proof of the Armenian genocide'' (''Robert Fisk'in Ermeni soykırımının canlı kanıtı'') başlığıyla yayınlandığını anımsatmamız gerekiyor. Bir hususa da dikkat yetirmeliyiz ki, Robert Fisk bu makaleden üç sene önce de basında Ermeni soykırımının yeni kanıtları... isimli makale yayınlamış ve yazısına Ermeni Soykırımı Müzesi'nin müdürü Hayk Demoyan'ın şu sözleriyle başlamıştı: ''Türkiye inkâr politikasını sürdürse de, 20. asrın ilk 'Holokost'u olan Ermeni soykırımına dair her gün yeni kanıt bulunuyor. Ermeni Soykırımı Müzesi Müdürü Demoyan ise bu acının kaydının düşülmesi gerektiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Türk hükümetinin inkârı, atalarının yaptıklarından gurur duyduklarını gösteriyor" (kaynak)
Ne gariptir ki, bu yazıyı haberler.com sitesi "Robert Fisk de Obama'ya Ateş Püşkürdü" başlığıyla yayınlandıktan sonra hemen hemen her yıl biz bu yazının çeşitli yayın organlarında yayınlandığını görmekteyiz.
Robert Fisk`in kimliğine değinecek olursak, uzmanlar onun Ortadoğu konuları üzerinde uzmanlığı bulunan, genelde aşırı fikirler ileri süren ve herkesi ve özellikle tanınmış politikacıları, çok kere haksız bir şekilde eleştirmekten çekinmeyen ve bu nedenle de kendisine özel bir isim yapmış bir İngiliz muhabir/yazar olduğunu söylüyorlar. Fisk’in, Ortadoğu’nun dışında olmasına rağmen, sıkça değindiği konu Ermeni soykırım iddialarıdır. 2010 yılında Türkiye'de bu şahsın ''Büyük Medeniyet Savaşı - Ortadoğu’nun Fethi'' başlığı altında yayımlanan kitabı da ciddi anlamda çarpıtmalarla doludur.
Robert Fisk’in Ermeni sorununa yaklaşımı, tehcirin bir Ermeni soykırımı olduğunu kanıtlamak için çok kere gerçek dışı iddia ve çabaları ve genellikle Türkiye karşıtı tutumu E. Büyükelçi Ömer Engin LÜTEM tarafından dile getirilmiştir. Lütem R.Fiskle ilgili yazmış olduğu makalesinde bahsi geçen gazetecinin Ermeni sorunu konusunda 1915’e takılı kaldığını yazıyor. Güncel olayları kaleme alan Fisk için bir asır önceki bir olay hakkında yazmanın güç olduğunu belirten emekli büyükelçi tarihsel olaylara bakışı sırasında yaşadığı güçlüğü, Ermeni Sorunuyla hiç ilgisi olmayan bir olayı anlatırken, örnek vermek gibi bir bahane ile bir kaç satır, bazen bir paragraf soykırım iddialarına yer vermekle aşmaya çalıştığına dikkat çekiyor. Hatta bazen de bu zahmete bile girmeden, “bu arada aklıma geldi” gibi bir bağlaç ile soykırım iddialarını ortaya attığına da değiniyor.
Bir hususa da dikkat yetirmemiz gerekiyor: Fisk terörist Soghomon Tehlirian’ın oğlu ile mülakatında kullandığı ifadelerle Ermenilerin terör eylemlerini meşrulaştırmanın peşindedir. Ermeniler hala yakın geçmişteki bu terör eylemleri ve faillerini hayranlıkla anmaktalar ve Fisk te onlara bunu daha meşru bir şekilde yapmanın anahtarını vermiştir.
Bu arada Fisk'in Dağlık Karabağ da dahil olmak üzere Azerbaycan topraklarının beşte birinin işgali ile sonuçlanan savaş sırasında Hocalı’da ve diğer birçok bölgede yaşanan etnik temizliğin de sebebinin esasen Türklerin kendisi ve 1915’te yaşanan “soykırım” olduğunu öne sürdüğünü de unutmayalım…(kaynak)
Araştırmalarımız zamanı bahsi geçen yazının ilk önce dunyadanceviri.wordpress.com isimli blogda Serap Güneş'in çevirisiyle yayınlandığını saptadık. Serap Güneş'in aşırı sol tandanslı, hatta PKK'ya yakın medya kuruluşları için çeviriler yaptığını göz önünde bulundurursak, bu yazının neden çevrildiğinin yanıtını aramaya ihtiyaç kalmayacaktır düşüncesindeyiz.
2010 yılında bu yazı Norzartonk dergisinde, 2018 yılında aynı yazı bu kez Yakındoğu yazıları sitesinde, 2015 yılında Agos gazetesinde ''Hangi çocuk bu şekilde büyür?'' farklı ve ya aynı isimlerle yayınlanmıştır.
Dayandığı hiç bir belge olmamasına ragmen, Robert Fisk'în ortaya attığı iddialar hatta 2015 yılında ilk kez gösterime sunulan Bared Maronian'in çektiği ''Soykırımın yetimleri'' isimli belgesele dahi konu olmuştur.
Sonuç olarak
- 2020 yılında hayatını kaybeden The Guardian'ın tanınmış yazarı Ortadoğu Uzmanı Robert Fisk'in Ermeni soykırımının canlı kanıtı isimli makalesi hiç bir gerçeği yansıtmamaktadır,
-Robert Fisk özellikle sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yazdığı yazılarda sürekli Türk karşıtı tavırlarıyla dikkat çekmekyedir,
- Onun söz konusu yazısı sık sık Ermenilerce tekrar tekrar yayınlanmaktadır ki, bunun nedeni gayet açıktır